Baba Mektubu : Görülmüştür…
16 MART 2014
tarihinde, “Oğul mektubu görülmüştür”
başlıklı yazımda,
İstanbul
Askeri Casusluk Davası'ndan tutsak edilen Deniz Pilot Yüzbaşı
Özcan Özdemir’in oğlu Barbaros Tuğberk Özdemir’in mektubunu
yayınlamıştım.
Şimdi
de, Balyoz Davasından tutsak edilen Deniz Kurmay Albay Mehmet Cenk
Dalkanat’ın babası, Emekli Deniz Kurmay Albay Yılmaz Dalkanat’ın yazdığı
mektubu yayınlıyorum…
Bilirsiniz belki…
Çocuk,
babası ile yolda yürürken şöyle der:
- El ele tutuşalım mı
baba?
Babası,
- Tabi yavrum. Hadi tut
elimi o zaman…
Çocuk,
- Hayır baba. Senin
benim elimi tutmanı istiyorum…
Babası şaşırır ve sorar:
- Neden ki?
Çocuk yanıtlar:
- Eğer ben senin
elinden tutarsam ve bel ki düşersem, elini bırakabilirim ama, sen benim elimden
tutarsan, biliyorum ki sen sıkı sıkı tutarsın ve hiç bırakmazsın…
İşte Yılmaz Dalkanat da, hala oğlunun elinden tutan bir baba…
Oğlu için mücadeleye, adı gibi yılmadan devam ediyor…
Eylemlere katılıyor
ve hiç birini kaçırmıyor…
Diğer subayların aileleri
ve yakınları ile birlikte, kendi ülkesinde tutsak alınan Mustafa Kemal’in
askeri olan oğlu için, adalet aramaya devam ediyor…
Her zaman söylüyor ve
yazıyorum: Bu davaların toplumda karşılığı yoktur… Vicdanları sızlatmaya devam
etmektedir…
Biliyor ve inanıyoruz
ki, hepsi bir birinden masumdur…
Fazla yorum yapmadan, Yılmaz
Dalkanat’ın mektubunu, noktasına virgülüne dokunmadan aynen
yayınlıyorum:
Heba edilen hayatlar…
Yılmaz DALKANAT
E.Dz.Kur.Alb
Balyoz davasından tutsak Dz.Kur.Alb.
Mehmet Cenk Dalkanat’ın
babası
OĞULLARIMIZI memur maaşımız ile elimizde geldiği kadar iyi
bir eğitim vererek, sağlıklı bir şekilde yetiştirdik. Onlarda bizi mahcup
etmediler, sağlıklı bir yaşamla ve kendi eğitimlerine dikkat ederek, çalışarak
büyüdüler. Evlenerek, aile kurdular. Güzel ve sağlıklı çocukları, torunlarımız
oldu. Mutlu ve sağlıklı bir yaşamları var, çok şükür YÜCE ALLAHIMIZ bize bunu
gösterdi, derken. Bir takım insan diyemeyeceğimiz yaratıklar, vicdansızlar, her
türlü ahlak ve dinsel öğretiden nasip almamışlar, bizlerin başına BALYOZ davası
denilen bir şeyi musallat ettiler.Nereden çıktı bu yaratıklar, vicdansızlar,
neden bunu bize yaptılar? Bizden alıp veremedikleri, nedir?
Hiç ilişkimizin ve haberimizin olmadığı, tamamen üçüncü
şahısların yazdığı iddia edilen listelerde ismi yazılmış, olmayan bir
toplantıya ait bir toplantı sonuç raporunda ismi yazılmış, hatta tezine bir
bölüm ilave edilerek, darbecilikle ilişkilendirmek istenmiş.
Önce polis tespit tutanağında ve sonra
iddianamede yer alan şeylerle, mahkemenin sonra Yargıtay’ın kararı ile 16 yıl
hüküm giyilmiştir.
BALYOZ davası ile ilgili olaylar başladığında ve hakkımızda
yargılama olurken kendimizi savunmak için avukat tuttuk.
Zannettik ki, mahkeme
ve hakimler bizi olağan hukuka göre yargılayacak, biz kendimizi savunacağız.
Bilirkişi kurumunda görev alanlar, olağan görevini yapacak, özenli bilirkişi
raporlarını hazırlanacak.
Sonuçta, hakimler, hukuk ve vicdanları ile davayı
değerlendirecek. Bunların böyle olmadığını kısa sürede anladık. Sanki, her şey
başından belli idi ve bunu görüyorduk.
Mehmet Cenk bir yaşında, doğum gününde ve annesi Şükran hanımın kucağında... 20 Ekim 1968 |
Mahkemede görüneni, dile getiriyorduk.
Bize güvence olacak ifadeler, Mahkeme başkanı tarafında ifade ediliyordu. Bizde
bu sözleri dile getiren mahkemeye güveniyorduk. Bu sırada kandırılıyor muşuz…
Genelkurmay Başkanından bize gelen, mahkeme ile uğraşmayın,
savunmalarınız kısa kesin, şeklindeki tavsiyelere uyuyorduk.
Bir an evvel
davanın sonuçlanmasının yararımıza olduğu şeklinde yönlendirmeler, oldu.
Mahkeme sonuçlandı. Beraat beklerken, aklımızdan geçmeyen cezalarla
karşılaştık. Hüküm çok ağırdı. Bu hüküm birde; hiç ilginiz olmayan, hiçbir
fikriniz ve işleviniz olmayan, tamamen bihaber bir şey için ise, kabul
edilemeyecek şeydi.
Türkiye derdimizi anlatacak birilerini arıyor… düştüğümüz bu
karanlık kuyudan kurtulmak için çıkış yolu bulmaya çalışıyorduk… hiçbiri
olmadı.
Ülkemizin yetkin kimi varsa konuştuk… derdimizi anlattık.
Bize bu dava siyasi dediler. Siyasi dava ne demek dedik? Hukuk literatüründe bu
çeşit bir dava türümü var mı? Eğer varsa, bunun yasası nedir? Siyasi davada
savunma geçerli mi? Bizimle konuşan hukukçuların, neden savunma yaptınız?
Dediler. Savunma yapamayacaktınız. Tam bir çıkmaz… adeta her şey karşımızda
duvar gibi, bu duvara çarpıp olduğumuz
yerde, bitiyoruz.
Her çalışma, teşebbüs ve çaba sonuçsuz, tam anlamı ile
hüsran… Hak ve hukuk diye bir şey yok…Bir anlayışın esiriyiz…tutsağıyız… Bu mu?
Hukuk devleti Türkiye!
İçinde hayatınızı verdiğiniz kurumunuza, TSK ya, gelince;
sanki bulaşıcı bir şeymiş gibi, kurum olarak, çalışanları olarak adeta sizden
kaçıyordu. Dava ile ilgili taleplerimiz, gerçeğin ortaya çıkarılması gibi
şeylerin hiçbirinin, dikkate alınıp
çalışma yaptıklarını, göremiyorduk. Belki bir şeyler yapılıyordu. Ancak,
etkili olunacak ciddi çalışmaları duymadık.
Hatta, davayı bırakın, TSK’ya ait
bir süre gizlilik dereceli belge, ortalıkta dolaşıyordu. Örneğin, Oğlum
Dz.Kur.Alb. Mehmet Cenk DALKANAT’ın Deniz Harp Akademisinden mezun olurken yazdığı
tezine yapılan ilavedir. Tezin gizlilik derecesi HİZMETE ÖZEL dir. İlave edilen
doküman GİZLİ gizlilik dereceli “Türk Silahlı Kuvvetlerinin Gelecekte İcra
Edeceği Faaliyetler (Görevler) Neler Olacaktır?” başlıklıdır. İddianamede yer alan bu konu
Milli Gazete de “darbeyi tezinde yazdı” şeklinde haber yapıldı.
Mehmet Cenk, beş yaşındayken, babasının görev yaptığı TGC İstanbul Muhribi köprü üstünde... 1972 |
Genelkurmay
Başkanlığı bu kadar açık yapılan bu belge çarpıtılmasını, rahatlıkla ve açıkça
mahkemeye iletilebilirdi. Ayrıca haber yapan gazete yazı yazılabilirdi. Neden
gereği yapılmadı? En azından gizlilik dereceli dokümanların bu şekilde sorumsuz
ellerde ve şekilde bulunması, soruşturulamaz mıydı? İlgililer ve bunları ele geçirenler hakkında
soruşturma, idari ve adli yasal işlemler, neden yapılmadı? Bu gibi bir
çalışmanın, yargılamanın seyrine etki edeceği gibi, suçlanan suçsuzların
lehlerine sonuçları olacaktı.
Neden bundan kaçınıldı? Yoksa, tutuklananların
dışında kalanlar bize bu kumpası kuranlar mıydı? TSK’yı ele mi geçirmişlerdi?
Son günlerde ortaya çıkan gazete haberleri bu düşünceyi onaylıyor muydu?
Bana göre; başta
Genelkurmay Başkanı olmak üzere tüm sicil amirleri görev ve sorumluluklarını
yerine getirmemişlerdir, suçludurlar. Görevini yapmayanlar hakkında idari
soruşma açılmalı ve suçlular adalete teslim edilmelidir.
Ayrıca, Darbe iddiası ile yargılanan ve hüküm giyen TSK
personeli bu işleri eğer yaptılar ise, bundan haberi olmayan geçmiş ve
günümüzdeki Başbakanlar, Genelkurmay Başkanları, Kuvvet Komutanları TSK’yı sevk
ve idare bakımından sorgulanması gerekmektedir.
Çünkü, herkesin bildiği bir
kural olarak; bunlar sevk ve idare ettikleri komutanlıklarının her şeyinden
sorumludurlar. Akla şöyle bir düşüncenin gelmesi kaçınılmaz olmuyor mu?
“Bunların altlarında ne olduğundan haberleri yok.” “personelinden haberi
yok”…
Neden, bu durumun cezası idare edenlere değil de, idare edilenlere
yükleniyor? Hem de düzmece dijital kayıtlarla.
Son zamanlarda ortaya çıkan ortaklar arasındaki çatışma…
ortaya dökülen kirli çamaşırlar…bizim nasıl bir ülkede yaşadığımız ve her türlü
tehlikeye açık olduğumuzu gösteriyor…
BALYOZ davasında yargılananlar hakkında bir araştırma
yapılsa şu görülecektir; Bu subaylar, sıralamada sınıflarının üst
sıralarındadırlar.
Memleket sevgisini, görev aşkını en önde tutan iyi yetişmiş
deniz subaylarıdır. Aylarca evlerinden, ailelerinden uzakta, hasret içinde,
ülkemizin deniz alaka ve menfaatlerini korumak için çalışırlar…
Bugüne kadar birçok darbe yapıldı. Askeri vesayet var
diyenlerin; iddia ve fikrinin oluşturduğu anlayış Ülkemizin gündemine oturdu.
Darbe ve askeri vesayet kamuoyunda konuşuldu ve bunun faturası 2009 yılından
itibaren çocuklarımıza çıkarıldı. Bu insanlar 1960 da dünyada bile değildi.
1970 ve 1980 de birçoğu okula bile gitmiyordu. Sizler nasıl olurda, bu saydığım
darbelerin açısını onlardan çıkarır, hesaplaşacağız, hesaplaşıyoruz dersiniz…Bu
kadar mı? gözünüze kin ve intikam bürüdü…Bu yaptığınız karşılıklı tekrarlanmaz
mı?
Bir gün gelir, sizin bu yaptığınızda darbe veya başka şey olarak
algılanır…aynı şey sizlere yapılır…Kısacası; Kin ve intikam, yeni bir kin ve intikam
yaratıyor…Çok kötü şey yaptınız.
Şöyle bir düşünelim;
Bir insan doğuyor, büyüyor, okula gidiyor, meslek sahibi
oluyor, mesleğini seviyor, mesleğinde başarılı oluyor ve yükseliyor. Yaşınız
mesela 46 civarında. Bir gün geliyor, geçmişinizden hiçbir şey kalmamak üzere
siliniyor. Yazık değil mi? bu insanlara.
Deniz Kurmay Albay Mehmet Cenk Dalkanat |
Bir insanın; eğitimi, mesleğinin
olması, ailesi olması, çocuğu olması, yaşamının güzel olması, yaşamın
doğalıdır.
Bu doğalı, bazı hainler, kendi çıkarı için başkalarının hayatını
yok ettiler, ülkesini satan satılmışlar, ahlaksızlar, kendi beyinleri ile değil
başkasını beyni ile hareket ettiler…dünyaya kötü gelmiş kötü gidecek
yaratıklar, tahrip ettiler.
Bu güzide insanların kendi manevi ve maddi emekleri, aynı şekilde;
devletin ve anne-babanın manevi ve maddi emekleri göz ardı edilebilir mi?
Bu
kadar mı kolay?
Bu emekleri bir anda silinir hale getirmek.
Suçsuz insanların
hapse atıldığı, kumpas yapıldığı ve katakulli oldu, bu ülkeyi yönetenler
tarafından dile getirilmiştir.
Bu durumda; bütün bunları yapanların yanına kar
mı kalacaktır? Bizim ülkemizi yönetenlerden, kamuoyundan beklentimiz; bunları
yapanların tek tek ortaya çıkarılmalı, adalete teslim edilmelidir.
Heba edilen hayatların sahibi insanlar; şu an sürüp gitmekte
yargılama hatasının giderilmesini, adil yargılama yapılmasını istiyor…
Adaletin gerçeği bulmasını istiyor…
NOT 1:
Bu davalarla ilgili olarak, bana gerek telefonla ulaşan ve gerekse bilgi belge göndererek katkı koyan tüm asker ailelerine, yakınlarına teşekkür ediyorum... Biliniz ki, ben sadece mesleki, toplumsal ve bireysel sorumluluklarımı yerine getiriyorum... Mesleğimi yapmaya çalışıyorum, diğer duyarlı ve sorumlu meslektaşlarım gibi...
NOT 2:
Bu davalarla ilgili olarak, bana gerek telefonla ulaşan ve gerekse bilgi belge göndererek katkı koyan tüm asker ailelerine, yakınlarına teşekkür ediyorum... Biliniz ki, ben sadece mesleki, toplumsal ve bireysel sorumluluklarımı yerine getiriyorum... Mesleğimi yapmaya çalışıyorum, diğer duyarlı ve sorumlu meslektaşlarım gibi...
NOT 2:
Bu konularla ilgili diğer yazıları okumak için tıklayın.
http://vecdialtay.blogspot.com.tr/2014/03/soz-balyoz-tutsaklarnda.html
http://vecdialtay.blogspot.com.tr/2014/03/soz-balyoz-tutsaklarnda.html
* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…
Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...
Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...
Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir,
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...
altay@vecdialtay.net
BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...
BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...
Değerli meslektaşım ve kahraman silah arkadaşım Yılmaz DALKANAT BEY DİLE GETİRDİĞİNİZ GERÇEKLERİN ALTINA İMZAMI ATIYORUM..Ergenekon, Balyoz vb. nedenlerle tutuklu bulunan vatanseverlerin ZERRE KADAR suçu yoktur. Nedenini daha evvel hedef kitlem ile paylaşmıştım. Sizin gibi vatan millet aşkıyla görev yapan silah arkadaşlarımla tekrar paylaşmaktan şeref duyarım...
YanıtlaSil********
https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=9178455747182807311#editor/target=post;postID=6690024808890481262;onPublishedMenu=allposts;onClosedMenu=allposts;postNum=7;src=postname
İLGİNİZE TEŞEKKÜRLER SAYIN MORAY... SAĞLICAKLA...
SilDeğerli meslektaşım ve kahraman silah arkadaşım Yılmaz DALKANAT BEY DİLE GETİRDİĞİNİZ GERÇEKLERİN ALTINA İMZAMI ATIYORUM..Ergenekon, Balyoz vb. nedenlerle tutuklu bulunan vatanseverlerin ZERRE KADAR suçu yoktur. Nedenini daha evvel hedef kitlem ile paylaşmıştım. Sizin gibi vatan millet aşkıyla görev yapan silah arkadaşlarımla tekrar paylaşmaktan şeref duyarım...
YanıtlaSil********
https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=9178455747182807311#editor/target=post;postID=6690024808890481262;onPublishedMenu=allposts;onClosedMenu=allposts;postNum=7;src=postname