Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Utanç Fotoğrafı...






Utanç Fotoğrafı...

Aşağıdaki fotoğrafa iyice bakın.


Baktınız mı? 
İsterseniz bir daha bakın...
Bu fotoğraf,
Türkiye'nin utanç fotoğrafıdır.
Bu fotoğraf,
Hükümetin başının utanç fotoğrafıdır.
Bu fotoğraf,
"Güzel öldüler" ve
"Bu işin fıtratında var" diyenlerin utanç fotoğrafıdır.
Bu fotoğraf,
301 madencinin öldüğü madene
Süper maden raporu verenlerin utanç fotoğrafıdır.
Bu fotoğraf,
İşçi ve  taşeron ağalarının utanç fotoğrafıdır.
Bu fotoğraf,
İşçilerin haklarını savunmayan,
Onların sırtından geçinen sendika ağalarının ve
Sendika babalarının utanç fotoğrafıdır...
Bu fotoğraf,
Ölen 301 madenciye hala haklarını vermeyenlerin utanç fotoğrafıdır.
Şimdi bir daha bakın fotoğrafa...
Bu fotoğraf,
Madencilerin hangi koşullarda çalıştırıldığının fotoğrafıdır.
Yüreksizler, şerefsizler
Madenciler kaçmasın, erken çıkmasın diye
Asansör çıkış kapısına kilit asmışlar...
Tam bir kölelik görüntüsü.
"Çağ atlıyoruz,
İleri demokrasi yaşıyoruz..." diyen hükümetin başı
Bu fotoğrafla yerin dibine girmeli...
Yazıklar olsun sizlere.
Üç kuruş para için günde 12-15 saat çalışan madencilere
Bunu reva görenlere yazıklar olsun.
Bu fotoğraf,
Aynı zamanda Türkiye'nin ne kadar çağdışı ülke olduğunun fotoğrafıdır...
O kilit var ya o kilit,
Aslında yüreklerin ne kadar kilitlendiğinin ve
İnsanlığın bittiğinin kilididir...






* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...



25 Mayıs 2014 Pazar

Hesap Verme Zamanı...






Hesap Verme Zamanı...

9 Mart tarihinde yayınladığımız “Okurlara teşekkür” başlıklı yazımızda şöyle demiştik:
“ Haber sitelerinin yoğunlukta olduğu günümüz ortamında, bir blog sayfasını halka okutmak ve bunun sürekliliğini sağlamak, inanın çok zordur.
Her gazeteci ve yazar, yazdıklarının okunmasını ister ve kaç kişinin okuduğunu da merak eder.
Yaklaşık altı aydır ve hiç aksatmadan, her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri sizlere 35LİK’i sunuyorum. Gündem dışı yazı ve haberlere yer vermeye özen gösteriyorum. Bunun karşılığını da sizlerden alıyorum.
Blog sayfamızı 9 Mart tarihi ile takip eden ve okuyan okur sayımız, 35 bine yaklaşıyor.
Yazılarımızın okunduğu ülke sayısı da 64 oldu.
Bunun yanında, haftada sadece iki gün yazmama rağmen, yine 9 Mart itibariyle 35LİK blog sitemiz, dünyada 3 milyon 814 bin 531, Türkiye’de ise 43 bin 847’nci sırada yerini aldı.
Gösterdiğiniz ilgiye, desteğe çok teşekkür ediyorum. 
Demek ki, sizlere olan sorumluluğumuz daha da arttı...
Sizin gibi okurlarımız varken bizler, daha çok yazarız ve ayakta kalırız. 
Sağolun, varolun…”
Aradan, yaklaşık 2.5 ay geçti ve durum bir hayli değişti.
Okuduğunuz, takip ettiğiniz site hakkında sizlere bilgi ve hesap vermek,
Okura saygı gereğidir. Yaptığımız sadece bu.
35LİK sitemiz, 3 Mart 2014 tarihi itibariyle dünya sıralamasında 4 milyon 520 bin 629’uncu sıradaydı. Bugün itibariyle 694 bin 115’inci sırada.
Türkiye sıralamasında ise, 51 bin 298’inci sıradan 17 bin 529’uncu sırada yerini aldı.
Okur sayımız, 33 binlerden 52 binlere ulaşıyor.
Bloğu takip eden ülke sayısı da, 64’den, 77’ye yükseldi.
Yazılarımızı okuyan, paylaşan, yorumlayan tüm okurlarımıza tek tek teşekkür ediyoruz…
İyi ki varsınız.
Demek ki, sizler de bizler de doğru yoldayız…
Sağolun, varolun…
İşte, sitemizin dünya ve Türkiye sıralaması:

3 Mart 2014 Pazartesi:




 25 Mayıs 2014 Pazar:





Takip edilen ülkeler:

Türkiye, Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan...

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...





23 Mayıs 2014 Cuma

Sen de Başbakan mısın?








Sen de Başbakan mısın?


Ben artık,
“Her 10 Kasım'da sap gibi dikilmenin gereği yok. Sen ne mutlu Türküm dersen o da ne mutlu Kürdüm der…” demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır… Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz… Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, yalan koskoca bir yalan… Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim…” demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim,  Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.” demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
“Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur… Referansımız islamdır. Tek hedefimiz islam devletidir… Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek!...” demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
“Senin oğlun da işsiz kalsın…Yırtık dondan çıkar gibi çıkma… demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
“BOP eşbaşkanıyım ben… Kürt kadınlarını kuma yapın…  demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Oğlumunki gemi değil, gemicik... …” demeyen bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Kadınların nasıl ve kaç tane doğuracağına ve kadınların apış arasına karışmayan, halkına, gençlerine güvenen, bacak kadar çocukların ders kitaplarının arasına fotoğrafını ve mesajını koymayan bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Vatanını seven, cumhuriyete, laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, bunları savunan, gelenekselleşmiş olan bir takım toplumsal ve devlet değerleri ve de anlayışları ortadan kaldırmayan, sadece yandaşlarını değil, herkesi kollayan ve koruyan bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Toplumu bölmeyen, ayrımcılık yapmayan, din üzerinden rant sağlamayan ve siyaset yapmayan, dini kurallara göre ülkeyi yönetmek istemeyen, Allah ile kul arasına girmeyen, bilime inanan ve geliştiren, doğaya ve öğretmenlere saygılı ve de duyarlı bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Siyasi birikimi, kültürü, nezaketi, ahlakı olan, muhalefet partilerine, emeğe ve insan haklarına saygılı, dünyada saygı gören, kendisi ile alay edilmeyen, siyasi itibari olan bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Hak isteyenleri sokağa dökmeyen, halkına biber gazı ve TOMA'larla ilaçlı su sıkmayan, polise dövdürtmeyen ve işkence yaptırtmayan, kötü davranan memurlara ve yöneticilere hesap soran, entelektüel, sanatı ve sanatçıyı seven, TV dizilerine karışmayan bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Herşeye burnunu sokmayan, karışmayan, haddini bilen, özgürlükleri kısıtlamayan, vatandaşın yaşam anlayışı ve biçimine karışmayan, abuk subuk yasaklar koymayan, her uygulama için "halk istiyor" demeyen, demokrasiyi bilen ve içine sindirmiş olan, gazetecilere ve yazarlara, siyasi ve devlet baskısı yapmayan, davalar açmayan bir başbakan arıyorum.
Ben artık,
Madenlerde ve olaylarda ölenlere, “Bu işin fıtratında var… Öldülerse öldüler. Geçti artık…” demeyen, insanların ölmemesi için önlemler alan, toplumsal olaylara duyarlı bir başbakan arıyorum.
Kısacası ben artık bu ülkede, Başbakan arıyorum Başbakan…
Diyojen’in de dediği gibi, “Adam arıyorum adam!…” ve de
Adam gibi bir Başbakan arıyorum…
Eğer, adam gibi Başbakan bulamıyorsak,
O zaman, mevcut olana da şöyle deme hakkımız var:
“ Hadi oradan… Sen de başbakan mısın?






* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...

20 Mayıs 2014 Salı

Yazıklar Olsun Size...





Yazıklar olsun size…

Görmüşsünüzdür mutlaka.
Milli takım, TFF Başkanı Yıldırım Demirören ve
Teknik Direktör Fatih Terim başkanlığında Soma’ya gitti.
Mezarları ve acılı aileleri ziyaret ettiler.
Başkan ve Terim, normal kıyafet giyerken
Futbolcular, kırmızı renkli forma giymişlerdi.


Futbolcuların giydiği forma üzerinde, benim gördüğüm kadarıyla
Coca Cola, Mercedes, Turkcell, THY
Garanti Bankası, Ülker ve Nike gibi
Yedi tane firmanın reklamı vardı.
Bu firmalar, Milli Takım sponsoru olabilir ama,
Bu formanın orada giyilmesi gerekmiyordu.
Hiç mi utanmadınız?
Hiç mi sıkılmadınız?
Giyecek başka forma bulamadınız mı?
Şart mıydı bu formayı giymeniz?
Bu formaları giydiğiniz için ekstra prim mi alacaksınız?
Acıya ortak olalım dediniz bel ki ama,
Utanmadan bu kuruluşların reklamını yaptınız orada.
Yazıklar olsun size…
Peki, Trabzonspor da Soma’ya gitti ve mezarları, acılı ailelere ziyaret etti.
Üzerlerinde ne vardı?
Sadece siyah forma…


Trabzonspor’un sponsor firmaları yok mu? Elbette var.
Onlar da aynı şeyi yapabilirlerdi. Ama yapmadılar.
Anlayış ve zihniyet meselesi.
Kısacası,
Acılar varken, yaşanıyorken, Soma yanıyorken
Formalar üzerinden reklam yapmak
Başkan’a da, Teknik Direktör’e de,
Futbolculara da hiç yakışmadı.
Soma’ya ziyaret, asla ve asla
Turistik gezi ve reklam amaçlı olmamalı.
Milli takımımdan utandım…
Bir kez daha yazıklar olsun size…






* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...




17 Mayıs 2014 Cumartesi

Sema...







Sema…

Bu kadına iyice bakın…
Yetmez.
Bir daha bakın…



Yüzündeki hüzün, bomboş bakan gözler ve
Dudaklarındaki ifadeler çok şeyi anlatıyor aslında…
Bu kadının adı Sema Korkmaz.
Çocuklarını kardeşine teslim etmiş ve
Dört gündür madende kocası Mustafa’yı bekliyor.
Madene gelen her siyasetçiye,
Her insana koşuyor, önünü kesiyor ve
“Bana kocamı bulun. Kocamı geri verin,
Ne olur eşimi bana verin.
Çocuklarım babasını soruyor” diyor…
Şaşkın… Bir serçe gibi ürkek…
Çaresiz…  Ne yapacağını bilemez durumda.
İstediği tek şey;
İyi ve kötü günde,
Hastalıkta ve sağlıkta birbirinin yanında olma,
Birbirini sevme, mutlu etme, hayatı paylaşma,
Yan yana ve de birlikte olma sözünü verdiği kocasını bulmak,
Onunla yine eski günlerindeki gibi yaşamak…
Sema gibi, yüzlerce kadın ağıtlar yakıyor...
Yürekleri yanıyor...
Nasıl ağlamasınlar, nasıl yanmasınlar?
Çoğu kocasını kaybetmiş... Çocuklar yetim kalmış.
Gelecek kaygısı yaşanmaması mümkün mü?
Kadınlar…
Bizim kadınlarımız…
Nazım’ın dediği gibi,
Onlar bizim kadınlarımız. 
Korkunç ve mübarek elleri 
İnce, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle 
Anamız, avradımız, yarimiz…
Kocalarını, nerede olursa olsun yalnız bırakmayan,
Terk etmeyen, bunu düşünmeyen kadınlarımız
Maden ocağında bile kocalarını arıyor…
Kimi kadınlarımız madende kocalarını ararken,
Kimi kadınlarımız da, hapislerde yıllardır yatan eşlerini bekliyor,
Onlar için adalet arıyor…
Evet,
Şehit olan tüm madencilerin öyküsü farklı farklı ama
Sema’nın direnişi, arayışı, ısrarı, yılmayan tavrı,
Evlenirken kocasına verdiği sözü tutma gayreti, çabası
Tüm kadınlara örnek olmalı… 
Sema gibi yürekli, mert kadınlarımıza selam olsun…
   




* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...


15 Mayıs 2014 Perşembe

Sayı 400'ü bulur...








Sayı 400'ü bulur...

Siz,
Soma’daki ölü sayısının
284 olduğunu mu sanıyorsunuz hala?
Durum hiç de böyle değil…
CHP Cezaevi Komisyonu Üyesi,
TBMM Sağlık, Çalışma, Aile,
Sosyal İşler Komisyonu üyesi olan ve
Maden’de yaşanan olaydan hemen sonra
Soma’ya gelen ilk Milletvekilleri arasında yer alan
Muğla Milletvekili Prof.Dr.Nurettin Demir
Bu sayının 400’ü bulacağını söylüyor.
Kendisi ile İzmir’de buluştuk.
Önümüzdeki günlerde TBMM’ye
Soma Madencilik Müzesi kurulması için
Teklif vereceğini söyleyen Nurettin Demir,
“Durum çok içler acısı. Ortada çok ciddi bir şekilde
Yönetim boşluğu ve beceriksizliği var” diyor.
İlk gözlemlerini 35LİK’e anlatan Nurettin Demir’i dinliyoruz:


“Olayı duyduğumda Göcek’teydim. Hemen yola çıktım ve
Akşam Soma’ya geldim. Önce Hastaneye gittim. Ben vardığımda
15 yaralı 5 ölü vardı.
Daha sonra, İzmir’den gelen milletvekilleri
Alaattin Yüksel ve Mustafa Moroğlu ile madende buluştuk.
Gördüğümüz manzara gerçekten içler acısıydı.
Ortalık toz duman ve bir kargaşalık vardı.
Feryatlar, koşuşturmalar, durumun ciddiyetini ortaya koyuyordu.
Konuştuğumuz insanlar, ocakta yangın çıktığını ve bunun da
Yukarıda bulunan monitörlerden gördüklerini ifade ettiler.
Oysa, her madende olduğu gibi, bu madende de yangına karşı
Alarm sistemi olmalıydı. Bildiğimiz kadarıyla bu sistem yok.
Madende kaç kişinin olduğunu yönetim bilmiyor.
Böyle saçmalık böyle beceriksizlik olur mu?
Ceaevlerine ziyaret için girerken, göz retinası bile kontrol edilirken,
Yerin yüzlerce metre altına gönderilenlerin kim ve kaç kişi olduğu bilinmez mi?
Bu durum, kaçak işçi çalıştırıldığı konusundaki iddiaları güçlendiriyor.
Bunun yanında, Suriyelilerin de çalıştırıldığı iddiaları var.
Şirketin AKP yanlısı olduğu biliniyor. AKP’nin dağıttığı kömürler
Bu madenden üretilen kömürlerdir.
Aldığımız bilgilere göre madende, havalandırma sistemi yok.
Bu çok büyük bir zaaf.
Madende, devletin işlettiği dönemlerde ölümler yaşanmazmış.
Ne zaman özel sektöre devredilmiş, işte o zaman ambulanslar
Peş peşe madene gelmeye başlamış.
Bu şunu gösteriyor:
Şirket, kar etme uğruna alması gerekli olan önlemleri almamış…
Şirketin yöneticilerinin AKP’ye yakınlığı biliniyor.
Öyle ki, şirket yaptığı büyük bir bağış sonucu,
Genel Müdür’ün eşi, AKP’den Belediye Meclis Üyesi seçildi…
Açıklanan rakamlar gerçeği yansıtmıyor.
İçeride olanlar ile çıkartılanlar arasında fark var.
Bugün itibariyle açıklanan sayı, gerçek değildir.
Bu sayı, 400’ü bulacak ve belki de geçecek… ”
Evet,
Nurettin Demir’in anlattıkları bunlar.
Kara topraktan çıkartılıp
Yeniden kara toprağa gömülen bu yiğit insanlara
Allahtan rahmet,
Ailelerine ve Türkiye'ye başsağlığı diliyoruz.
Umarız,
Bir torba kömür için oyunu satanlar,
O kömürü kullandıklarında
Hep bu vatan evlatlarını hatırlarlar ve
Oylarını sorgularlar…






* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...


10 Mayıs 2014 Cumartesi

Ne Kadar Onurlu Kaldığımız Önemli…





Ne Kadar Onurlu Kaldığımız Önemli…


Geçen hafta cumartesi günü,
İzmir Vardiya Bizde Platformu’nun Konak Meydanı’nda 84. kez düzenlediği sessiz çığlık eylemine katılmış ve izlenimlerimizi paylaşmıştık.  
http://vecdialtay.blogspot.com.tr/2014/05/oldurmekle-bitmeyecegiz.html
Bu hafta da, İstanbul Vardiya Bizde Platformu’nun Beşiktaş Hürriyet Meydanı’nda 85. kez düzenlediği sessiz çığlık eylemine katıldık.

Emekli Deniz Yarbay Levent Olcaner (solda) ve Emekli Deniz Albay Atilla Savaş

35LİK okurlarından ve aynı zamanda Poyrazköy Davası’ndan tutuksuz yargılanan emekli Deniz Yarbay Levent Olcaner ve İzmir’den İstanbul’a gelen emekli Deniz Albay Atilla Savaş ile, Kadıköy İskelesi’nde buluştuk.
Çay sohbetinden sonra Beşiktaş’a geçmek üzere bindiğimiz vapurda, Levent’in davalar ve iddialar hakkında anlattıkları insanı gerçekten dehşete düşürüyor. Kendisine söz verdiğim için bunları sizlerle paylaşmıyorum.
Hürriyet Meydanı’na geldiğimizde, yüzlerce insanın, İstanbul’un tüm olumsuz hava koşullarına rağmen nöbete geldiğini gördük...
En zor koşullarda bile, cezaevlerinde tutsak edilenleri terk etmeyen, vazgeçmeyen, yılmayan, korkmayan, sırtlarını dönmeyen, onlarsız olamayacaklarını düşünen, iyisiyle kötüsüyle bir ömüre "evet" diyen eşler, çocuklar, analar, babalar, tutsakların silah arkadaşları ve onurlu insanlar, hep birlikte, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atıyorlardı.
Söylenecek, yazılacak çok şey var elbette.
Ama, bu davalarla ilgili olarak bir kez daha uzun uzun yazmak yerine bu kez, 35LİK’in bu bölümünde, resimaltı haberciliği yapacağım...
Biliyoruz ki,
Bu davaların adliye salonlarında ve dosyalarda; iftiraya, sahte delillere, yalancı şahitlere dayandırılarak karşılığı olsa da, kamu vicdanında karşılığı olmadığı apaçık ortada.

Biliyoruz ki,
Onlarca Mustafa Kemal’in askeri, kendi ülkelerinde; Hasdal’da, Silivri’de, Hadımköy’de, Mamak’ta tutsak ediliyor...
Ve yine biliyoruz ki,
Aydınlık günler çok yakında.
“Ben bu davaların Savcısıyım” diyenler de, 
Gün gelecek “Nerede bu adalet?” diye haykıracaklar.
O günler geliyor… Çok yakında…
İşte, herkesin birbirini sanki yıllardır tanıdığı, 
Sicim gibi yağan yağmura rağmen buluştuğu 
İstanbul Vardiya Bizde Platformu'nun 85. kez düzenlediği 
Sessiz çığlık eyleminden izlenimlerimiz:


İffet Hanım, Balyoz Davası tutsaklarından Hava Pilot
Orgeneral Bilgin Balanlı'nın eşi.
Hemen hemen her hafta Beşiktaş Hürriyet Meydanı'na geliyor.
O'nun da tek isteği, adalet... Şöyle diyor İffet Hanım:
"Size ne diyeyim ki Vecdi Bey. Sözün bittiği yerdeyiz. Bu nasıl bir
sistemdir anlamak mümkün değil. Eşim 18 yıla mahkum edildi. Benim gibi
tüm insanlar onların masum olduğunu biliyor ve inanıyor. Sistem,
suçluları salıyor, suçsuzları tutukluyor. İstediğimiz tek şey, adalet..."


Halen Silivri'de Balyoz Davası'ndan tutsak edilen Oramiral Özden Örnek'in
eşi Sevil Örnek, şöyle diyor bize:
" Yeter artık... İnsanın sabrı bu kadar zorlanamaz. Bize, kendi
kurumumuz bile sahip çıkmadı ne yazık ki. Yalnız kaldık ve
yalnız bırakıldık. Bizim tek isteğimiz var artık:
Adalet, adalet, adalet...
Bizim artık bundan sonra nasıl yaşadığımız değil,
Ne kadar onurlu kaldığımız önemli... Ben Özden'le
18 yaşında sözlendim. Hep ordunun içindeydik.
Ne oldu bize böyle anlamak mümkün değil...
Mücadelemize devam edeceğiz.
Kimse bizim vazgeçeceğimizi, yıldığımızı düşünmesin..."


Balyoz Davası'nın dört numaralı sanığı olduğu iddia edilen ve 18 yıla
tutsak edilen, ancak geçirdiği kalp ameliyatı nedeniyle
evde kalan Orgeneral Ergin Saygun'un kızı Ece de,
sessiz çığlık eyleminin müdavimlerinden.
Gerek davalar sırasında ve gerekse hastanede babasını
biran olsun yalnız bırakmayan Ece, "Ne menem davalarmış bunlar. Babamı
bile kalp hastası yaptılar. Ama biz biliyoruz her şeyi. Kamuoyu da biliyor.
Herşey, er yada geç ortaya çıkacak. Yaşam mücadelemize
her zamanki gibi devam ediyoruz, edeceğiz.
.." 


35LİK'in bir diğer konuğu, Orgeneral İlker Başbuğ'un avukatı İlkay Sezer'di.
Sohbetimizde şunları söyledi Sezer:
" Bu insanları yıllarca sahte, düzmece bilgi ve belgelerle yargıladılar.
Ve bunların hepsini de ciddiye aldılar ne yazık ki...
Orduya kumpas kurdular diyenler, maden kumpas kuruldu o zaman
neden gereğini yapmıyorlar? Sorumlular kimler?
Bu davalar telafisi olmayan yaralar açtı, açmaya da devam ediyor.
Ortaya çıkan onca zararın karşılığı ne olacak? Kimler, nasıl
bunları telafi edecek? Ortaya çıkan sonuçlar, ne yazık ki
vicdanları yaralamaya devam ediyor..."




85. Sessiz çığlık eylemine katılan 85 mezunları, Anneler Günü'nü unutmamıştı.
Hazırladıkları bu anlamlı pankartla mesaj veren askerler,
Sadece adalet arayan annelerin değil, tüm annelerin de
bu özel gününü kutladılar... 


İstanbul Vardiya Bizde Platformu, önceki hafta açık görüş sırasında çocuğu ile top oynarken beyin kanaması sonucu ölen Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp'i de unutmadılar ve üzerinde "Hukuk şehidimiz Murat Kardeş nurlar içinde uyu" yazısının bulunduğu helva dağıttılar. 




Beşiktaş Hürriyet Meydanı'na asılan bazı pankartlar:









NOT 1:
Bu davalarla ilgili olarak, bana gerek telefonla ulaşan ve gerekse bilgi belge göndererek katkı koyan tüm asker ailelerine, yakınlarına teşekkür ediyorum... 
Yazılarda adı geçen komutanların hiç birini tanımıyorum... 
Hiç biriyle yakınlığım veya arkadaşlığım yok... 
Ben sadece mesleki, toplumsal ve bireysel sorumluluklarımı yerine getiriyorum... 
Bilinmesini isterim ki, bu davaların sürekli gündemde kalması adına, tarafıma gönderilen tüm mektupları, ailelerin yazılarını mutlaka yayınlayacağım...

NOT 2:
Bu konularla ilgili diğer yazıları okumak için tıklayın.








* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Gürcistan, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kolombiya, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Slovakya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...