Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

27 Şubat 2014 Perşembe

Sana...















Sana…

ÇOK mu şaşırdınız,
Baba-oğul arasında geçen telefon konuşmalarına?
Niye şaşırdınız ki?
Daha iktidara gelmeden önce O,
Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.” dememiş miydi?
Niye şaşırdınız ki?
Daha iktidara gelmeden önce O,
Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır… Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, yalan koskoca bir yalan… Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim…” dememiş miydi?
Niye şaşırdınız ki?
Daha iktidara gelmeden önce O,
Referansımız islamdır. Tek hedefimiz islam devletidir. Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur…” dememiş miydi?
Niye şaşırdınız ki?
İktidara geldikten sonra O,
Senin oğlun da işsiz kalsın…Yırtık dondan çıkar gibi çıkma…Babalar gibi satarız… Parayı veren kızımızı da görür… Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz…” dememiş miydi?
Niye şaşırdınız ki?
İktidara geldikten sonra O,
" Oğlumunki gemi değil, gemicik... Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor” dememiş miydi?
Yani demek istiyorum ki,
Bugünlerin yaşanacağını yıllar öncesinden biliyorduk.
Çünkü bunların kafasının arkası hep karanlıktı…
Çünkü bunlar, din üzerinden siyaset yapıyorlardı…
Din üzerinden siyaset yapanların da,  
Yine din üzerinden ticaret yapmaları,
Paranın esiri olacakları ve de paranın onları kazanacağı kaçınılmazdı…
Tahmin edebiliyorum onurunuzun kırıldığını...
Diyorsunuz ki,
“ Egemenliğin korunması ve savunulması, cumhuriyetin kurulması ve yaşatılması için bunca mücadelelerin verildiği Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanı, böyle mi olmalıydı? ”
Yakıştıramıyorsunuz değil mi, 91 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’ne böyle bir başbakanı...
Utanıyorsunuz ve ülke adına üzülüyorsunuz değil mi, böyle bir başbakan olduğu için…
Türkiye Cumhuriyeti başbakanına, “ Hırsız, rüşvetçi, başçalan, yalancı, diktatör, padişah, faşist” denmesini hazmedemiyorsunuz...
Ne demişti O, Salı günkü grup toplantısında:
Bu saldırı Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan saldırı değil, AK Parti genel başkanına yapılan saldırı değildir. Bu saldırı TC Başbakanı’na yapılan saldırıdır…”
Hadi oradan…
Sen Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir başbakan olsaydın da, bunlar gündeme gelmeseydi…
Bil ki,
Yazdıklarımız ve söylediklerimiz, Türkiye Cumhuriyet’i Başbakanı’na değil…
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Makamı’na artık hiç yakışmadığın ve oğluna
"Bilal, evdeki tüm paraları sıfırladın mı? diyerek, aslında kendini de sıfırladığın
Sana…








Hahaha! :))))
Yahu yapmayın şunlara orantısız zeka muamelelerini.
Devreler yanıyor, sonra biz çekiyoruz ceremesini...:))))
Reyhan KOÇYİĞİT'e teşekkürler...


İşte o konuşma metni...

Başbakan'ın oğlu Bilal ile aralarında geçen konuşma kayıtları, internetten kaldırıldı, yasaklandı. 
Arşivlerinizde kalsın ve tarihe not düşelim diye o konuşmaları yayınlıyoruz:

1. konuşma:
Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 – 08.02
Tayyip Erdoğan: Evde misin oğlum?
Bilal Erdoğan: Evet babacığım.
Tayyip Erdoğan: Sabah şeyler operasyon yaptılar, bu Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab, işte bizim Erdoğan’ın oğlu, Zafer’in oğlu, Muammer’in oğlu filan, bunların şu anda evlerinde arama yapıyorlar.
Bilal Erdoğan: Bir daha söylesene babacığım.
Tayyip Erdoğan: Diyorum ki Muammer beyin oğlu, Zafer’in oğlu Erdoğan’ın oğlu, Ali Ağaoğlu, Reza Zerrab filan 18 kişiyi şu anda büyük yolsuzluk operasyonu şeyiyle evlerinde arama yapıyorlar filan falan.
Bilal Erdoğan: Evet.
Tayyip Erdoğan: Tamam mı, şimdi diyorum ki, senin evinde ne var ne yok, sen bunları bir çıkar. Tamam mı?
Bilal Erdoğan: Ben de ne olabilir baba senin para var kasada.
Tayyip Erdoğan: Onu diyorum işte. Ondan sonra ben şimdi gönderiyorum kardeşini. (Sümeyye Erdoğan) Tamam mı?
Bilal Erdoğan: Kimi gönderiyorsun?
Tayyip Erdoğan: Kardeşini gönderiyorum diyorum.
Bilal Erdoğan: Hı tamam.
Tayyip Erdoğan: Ondan sonra aynı şekilde o bilgiler onda var tamam mı, abinle konuş.
Bilal Erdoğan: Evet.
Tayyip Erdoğan: Onda, onu şey yapalım, amcanla filan konuş. O da aynı şekilde çıkarsın, eniştenle konuş, o da.
Bilal Erdoğan: Ne yapalım bunları baba nereye koyalım?
Tayyip Erdoğan: Belirli yerlere oralara şey yap işte. (Alttan Emine Erdoğan’ın “Berat” diye sesi geliyor)
Bilal Erdoğan: Berat’ta da var.
Tayyip Erdoğan: Onu söylüyorum işte, şimdi bir araya gelin amcanı da al, Ziya enişten de var mı yok mu bilmiyorum da tamam mı, Burak abine de hemen şey yap. Tamam mı?
Bilal Erdoğan: Tamam baba, Sümeyye yani çıkarıp, Sümeyye bana nereye götüreceğimi söyleyecek.
Tayyip Erdoğan: Ya tamam, hadi şey yap, sizinkileri düşünün aranızda eniştenle filan.
Bilal Erdoğan: Ne yapalım diye.
Tayyip Erdoğan: Evet evet, hemen irtibat kuralım saat 10’a kadar, çünkü Konya'ya gideceğim.
Bilal Erdoğan: Tamam baba.
Tayyip Erdoğan: Tamam mı, irtibatta kalın.
Bilal Erdoğan: Tamam babacım.

2. konuşma:
Tayyip Erdoğan (Ankara) - N. Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 11.17
N. Bilal Erdoğan: Baba Hasan Abi ile filan bir araya geldik, abim Berat Berat, amcam beraber, bir şeyler düşünüyoruz, bu arada bir fikir daha geldi Berat’a, bir kısmını diyor Faruk’a diğer işler ilgili hemen vereyim diyor, öbür paraları işlediği gibi işlesin zaten konuşmuşsunuz önceden, onu yapalım mı ciddi bir miktarı o şekilde halledebiliriz.
R. Tayyip Erdoğan: Olabilir.
N. Bilal Erdoğan: Tamam, öbür bir kısmını da Mehmet Gür ile ortak işe başladığımız için, bir kısmını al sende dursun, projeler geldikçe oradan kullanırsın diye verelim mi diyoruz, böylelikle azaltıp geri kalanı da başka bir yere taşıyacağız.
R. Tayyip Erdoğan: Tamam işte onları şey yapın da.
N. Bilal Erdoğan: Tamam.
R. Tayyip Erdoğan: Sümeyye geldi mi?
N. Bilal Erdoğan: Sümeyye eve gelmiş, şimdi buraya gelecek, yanımıza gelecek, tamam babacım,hallediyoruz bugün inşallah, başka bir şey var mı?
R. Tayyip Erdoğan: Şey yapmanızda fayda var, (parayı) tamamiyle sıfırlamanızda fayda var.
N. Bilal Erdoğan: Evet, tamamiyle sıfırlayacağız inşallah.

3. konuşma:
Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 15.39
Tayyip Erdoğan: Sana diğer verdiğim görevler tamam mı?
Bilal Erdoğan: İşte akşam bitirmiş oluyoruz. Bir kısmını hallettik. Berat ile ilgili olan kısmını hallettik. Şimdi Mehmet Gür ile ilgili olan kısmı herhalde önce halledeceğiz. Geri kalan kısmını da artık karanlık olunca halledeceğiz.
Tayyip Erdoğan: …
Bilal Erdoğan: İnşallah.
Tayyip Erdoğan: Sümeyye ne yaptı?
Bilal Erdoğan: Sümeyye de işte onları çıkardı getirdi filan, konuştuk filan.
Tayyip Erdoğan: Her iki tarafı halletti mi?
Bilal Erdoğan: Verdi herhalde babacığım. İkisini de boşalttım dedi.
Tayyip Erdoğan: Her iki tarafı.
Bilal Erdoğan: Evet. İkisini de boşalttım dedi ama iki taraf derken onu diyorsun değil mi?
Tayyip Erdoğan: Neyse tamam.
Bilal Erdoğan: Siz kaçta geliyorsunuz?
Tayyip Erdoğan: On ikiyi filan bulur.
Bilal Erdoğan: Yolunuz açık olsun.
Tayyip Erdoğan: Telefonlarla konuşmayın.

4. konuşma:
R. Tayyip Erdoğan (Ankara) - N. Bilal Erdoğan (İstanbul) 17.12.2013 23.15
Bilal Erdoğan: Şimdi babacığım, şey için aradım. Büyük ölçüde şey yaptık. Siz mi aradınız babacığım şimdi beni?
Tayyip Erdoğan: Yoo ben aramadım. Sen arıyorsun.
Bilal Erdoğan: Gizli numaradan arandım da. Şey şimdi,
Tayyip Erdoğan: Büyük ölçüde derken sıfırladınız mı yoksa...
Bilal Erdoğan: Sıfırlamadık babacığım, şöyle ki, ııı, bir 30 milyon Avro gibi bir miktar daha var, şey yapamadık, eritemedik henüz. Bu şey aklına geldi Berat’ların, bu Ahmet Çalık’ın alacağı ekstra bir 25 milyon dolar kalmış. Onu oraya verip o para gelince onu şey yaparız diyorlar, üstüyle de Şehrizar’dan daire alabiliriz diyor, sen nasıl bakarsın baba?
(Alttan “Ayy” sesi geliyor)
Bilal Erdoğan: Hı, babacım.
Tayyip Erdoğan: Sümeyye yanında mı senin?
Bilal Erdoğan: Yanımda çağırayım mı?
Tayyip Erdoğan: Yok bir ses karıştı da onun için dedim.
Bilal Erdoğan: Hıı, yani 25 milyon dolar Çalık’a aktarıp, geri kalan kısımla da Şehrizar’dan daire alabilir.
Tayyip Erdoğan: Neyse nasıl şey yapıyorsanız yapın, halledin.
Bilal Erdoğan: Öyle mi yapalım?
Tayyip Erdoğan: Tamam yapın, yapın.
Bilal Erdoğan: Tamamen sıfır mı kalsın baba, yoksa senin elinde biraz para kalsın mı?
Tayyip Erdoğan: Kalsın olmaz zaten oğlum, şeye öbür tarafa, Mehmet’le şey yapsaydınız onu da oraya aktarsaydınız.
Bilal Erdoğan:  He onlara verdik tamam, 20 (milyon) dolar verdik.
Tayyip Erdoğan: Allah allah, ya aktarsaydınız sonra şey yapardınız.
Bilal Erdoğan: Ya ne bileyim, şimdilik bu kadar verebildik. O da zaten zor yer kaplıyor falan, başka bir kısmını başka bir yere koyuyoruz, bir kısmını bizim şeye verdik, işte ıı Tunç Abi’ye verdik, ondan sonra...
Tayyip Erdoğan: Tunç’a tamamını aktardın mı?
Bilal Erdoğan: (Sümeyye bakar mısın) Nereye baba?
Tayyip Erdoğan: Tunç’a.
Bilal Erdoğan: Hı?
Tayyip Erdoğan: Tunç’a diyorum, tamamını aktardın mı?
Bilal Erdoğan: Ya sormuşlar, 10 milyon Avro alabiliriz demişler herhalde.
Tayyip Erdoğan: Neyse bu kadar şeyleri konuşma şeyde, böyle de olsa konuşma.
Bilal Erdoğan: Tamam biz hallediyoruz o zaman.
Tayyip Erdoğan: Halledin şimdi tabi ben bu akşam ben gelemiyorum, biz Ankara’da kalacağız.
Bilal Erdoğan: Tamam baba, biz hallediyoruz sen merak etme.

5. konuşma:
Tayyip Erdoğan (Ankara) – Bilal Erdoğan (İstanbul) 18.12.2013 10.58
Tayyip Erdoğan: Bir arayayım dedim, bir şey var mı yok mu diye.
Bilal Erdoğan:  Yani herhangi bir şey yok, şeyleri, o verdiğin işleri bitirdik Allah’ın izniyle.
Tayyip Erdoğan: Tamamen sıfırlandı mı?
Bilal Erdoğan: Tamamen, yani sıfırlandı derken, nasıl diyeyim, işte bende bir, bu ıı Samandıra’nın ve Maltepe’nin paraları vardı, 730 bin dolar ve 300 bin lira, onları da şey yapacağım bizim Faik Işık’a borcumuz vardı 1 milyon lira, ona vereceğim, üstünü de akademiye aktar diyeceğim.
Tayyip Erdoğan: Şey konuşma, açık konuşma.
Bilal Erdoğan: Konuşmayayım mı?
Tayyip Erdoğan: Konuşma, tamam mı?
Bilal Erdoğan: Tamam babacığım.
Tayyip Erdoğan: Yani, şeyi Samandıra vs. nerenin olursa olsun üzerinde tutma, yerine gönder niye üzerinde tutuyorsun.
Bilal Erdoğan: Tamam babacığım ama güncel olarak herhalde takip altındayız, güncel olarak takip edildiğimi düşünüyorum.
Tayyip Erdoğan: Biz sana ne diyoruz, ta baştan beri sana.
Bilal Erdoğan: Ama işte koruma ekibi mi yapıyor, kim takip ediyor baba bizi.
Tayyip Erdoğan: Oğlum dinleniyorsunuz.
Bilal Erdoğan: Ama görüntülü de takip ediyorlarmış.
Tayyip Erdoğan: Doğrudur, şimdi işte İstanbul’da, Emniyet’te bazı şeyler şu anda yaptık.











* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Amerika, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR, 
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder