Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

9 Aralık 2013 Pazartesi

İmam...












KENDİNİ öne çıkaran iktidar, bireyin oluşumunu engellemiştir. Oysa karanlıklara çekilen iktidar, herkesi bireyselleştirmek istemektedir. Çünkü bireyselleştirmek, gözetim altında tutmak ve cezalandırmak, yani egemen olmak demektir… Her kişi bir yerde kayıtlı hale gelince, herkes denetim altında olacak, gözetim altında tutulacaktır. Modern iktidar büyük gözaltıdır...
Michel Foucault


İmam…

SABAHIN köründe kapınızın zili çalarsa,
Kimin gelmediğinden eminsinizdir?
Teyzenizin,
Amcanızın,
Babanızın,
Annenizin,
Kardeşinizin,
Yengenizin,
Dedenizin,
Kuzeninizin,
Torununuzun…
Peki bu durumda, kimin geldiğinden eminsinizdir artık?
Elbette ki polisin, ya da sütçünün.
Ama, yaşanan bunca olaylardan sonra,
Sütçünün de gelmeyeceğinden eminseniz,
Gelen kişi mutlaka ve mutlaka polistir. Gönül ister ki sütçü gelsin.
Şimdi bu gelecek olan kişilere, saat kaçta gelir bilemiyorum ama,
90 Yıllık  Cumhuriyet tarihinde ilk kez yeni biri daha ekleniyor:
“Ailenizin imamı…”
Yeni bir uygulama. Ve yine gönül ister ki, hem sütçü hem de imam gelse.
Yani sütçü imam.
Olur mu? Neden olmasın. Tarihte var. Hatta üniversitesi bile var Kahramanmaraş’ta…

Sütçü İmam Üniversitesi… Peki kim bu sütçü imam?
“ Maraşlı olup asıl adı Ali, lakabı Hacı imam.
Uzunoluk Mescidinde imamlık yaparken aynı zamanda süt de sattığından sütçü imam olarak da biliniyor. İşgalci Fransız kuvvetleri içindeki Ermeni askerlerin kadınlara sarkıntılık etmesi üzerine çıkan olaylarda, bir Fransız askerini öldürüp şehrin dışına çıkarak Maraş’ta bağımsızlık mücadelesini başlattı. Fransızlar, Maraş’tan kovulduktan sonra şehre döndü. Belediyece kaledeki topun idaresiyle görevlendirildi. Cumhuriyet’in ilanını göremeden, 25 Kasım 1922′de öldü”
İşte böyle aydın ve kahraman imamlar da vardı bu ülkede. Hem de sütçü… 
Şimdikiler gibi, tecavüzcü değil...
Siz eğer, sabahın köründe kapınızın zili çaldığında sütçü imamın geldiğini zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. Daha çok beklersiniz.
Zil çalacak.
- Kim o? diyeceksiniz.
Yanıt gelecek:
- Ailenizin imamı.
Açacaksınız kapıyı. Karşınızda, kafası sarıklı bir adam… Canınızı almaya geldi zannedeceksiniz. Ne ve kim olduğu belli değil…
Elinde süt güğümü de yok. Önce gül suyu dökecek elinize. Sonra bir akide şekeri verecek ve
Sonra da başlayacak konuşmaya:
- Selamünaleyküm. Hayırlı günler. Ben aile imamınız Cafer… Sizi dini konularda bilgilendireceğim…
Hemen bir bez bulup, terinizi sileceksiniz. Sonra da şaşkınlıktan kurtulup yanıt vereceksiniz:
- Benim dini bilgilerim ve benin inancım, Allah ile aramda sana ne? diyeceksiniz.
Hele hele ateistseniz, siz mi imamı, imam mı sizi ikna edecek, onu bilemem.
O aldırış etmeyecek ve belki de konuşmaya devam edecek. Ben yazmayayım artık neler söyleyeceğini ve söyleyeceğinizi...
Kısacası, gelen imamın sütçü imam olmadığını anlayacaksınız.
Gelen imam, aslında sizi fişleyecek, “dindar - dindar değil” diye…Bunu da ilgili yerlere iletecek. Yani bir anlamda, resmi yollardan dini baskı…
Sahtekarları çıkmayacak mı? Hem de nasıl çıkacak.
Aile hekiminin sahtesi çıkar da aile imamının sahtesi çıkmaz mı?
Vatandaşın en zayıf halkası olan din üzerinden kimlerin nasıl rant sağlayacağını ve sağladığını varın siz düşünün.
Hükümetimizin bu hizmeti, Vatana millete hayırlı olsun.
Allah insanları, aç, susuz, işsiz, yoksul, hasta bıraksın ama, 
İmamsız bırakmasın…





Başlıksız...

İZ değil,
Hep is bırakıyorsun…
Lider falan değilsin.
Ne çağdaşlığın ve uygarlığın
Ne de aydınlığın adamısın.
Karasın.
Hem de kapkara…
Bilimsel düşünmekten uzaksın.
Hiçbir bilimsel başarıyı ödüllendirmedin.
Sosyal adam değilsin.
Sanatsever de değilsin.
Aksine,
Sanat düşmanısın.
Kaç defa gittin tiyatroya?
Kaç defa gittin operaya?
Kaç defa gittin sinemaya?
En son hangi kitabı aldın ve okudun?
Çevreci değilsin
Aksine çevre düşmanısın.
Katlettin her yeri…
Kaç tane ağaç diktin?
Kaç tane saksın var?
En son ne zaman çiçek suladın?
Beslediğin bir tane bile hayvan yok.
Bir hayvan severken bile görmedik seni.
Bilim düşmanısın.
Spor düşmanısın.
Demokrasi düşmanısın.
Velhasıl kardeşim bil ki,
Sen vazgeçilmez biri değilsin…




* YARIN, Türkiye’nin de kabul oyu verdiği İnsan Hakları Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler Meclisi’nde onaylanmasının 65. Yılı… Türkiye bu bildirgeye her ne kadar kabul oyu verdiyse de, ülkemiz ne yazık ki insan haklarının ihlalinde dünya ülkeleri arasında ön sıralarda yer alıyor… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde açılan hak ihlalleri ile ilgili davaların peş peşe sonuçlanmasıyla Türkiye, hala oldukça yüklü tazminatlar ödemek durumunda kalıyor. Gerçek olan şu; Türkiye’de insan hakları ihlalleri bu iktidar döneminde çok daha fazla artmıştır. Bilinmelidir ki, bunların hesabı teker teker sorulacaktır ve o günler de çok yakındır 

* YAYINLANAN habere göre, Pensilvanya’daki sürekli ağlıyormuş… Öğrencilerinin ihanetinedir…

* BAŞBAKAN, sürekli olarak, “ Türkiye’de düşünce özgürlüğü var. Emniyettesiniz “ diyor… Doğru... Düşüncesini söyleyenler hep emniyette…

* OMURGANIN en büyük özelliği, kemikten olmasına rağmen eğilip bükülmesidir… Günümüzde genellikle politikacılarda ve yandaş basında görülmektedir. Bu durumun bilimsel açıklaması ve tedavisi yoktur…

* SEÇİLMİŞ Milletvekilleri ve Belediye Başkanları’na ve atadığı Bakanlara saygı göstermeyen bir Başbakan’ın, halka da saygı göstermesi beklenemez…

* 1471 ruhlu bakan, “Atatürk ne zaman siyası figür oldu?” demiş… Atatürk figür değil, bir dünya lideridir… Çok cahilsin…

* BAŞBAKAN, “ Sizin güvenceniz benim…” demiş. Yanıt Kılıçdaroğlu’ndan : “ Sen kimsin?” Sahi…

* BİRİLERİ, vatan haininin kim olduğunu, galiba karıştırmış…

 

* MUAZZEZ İlmiye Çığ, “ 100 yaşına geldim böyle başbakan görmedim…” demiş. Vallahi biz de… 


* SEÇİMLER yaklaşıyor ya… Başladılar yine ağlamaya ve duygu sömürüsü yapmaya…

* PKK'LILARI sınırda ayakta karşılayıp masa kuran ve anında sorgulayıp serbest bırakan hakimler, her nedense Mustafa Balbay için karar veremedi…

* TÜRKİYE’DE yaşanan her olumsuz olayda suçu lobilere, provokatörlere ve muhalefete atan Başbakan’a sormak gerekir: Kardeşim senin hiç mi suçun yok?

* RİZE Belediye Başkanı aday gösterilmeyince açmış ağzını yummuş gözünü… Yaptıkları yasa dışı işlerden bahsetmiş. Başbakan’ın deyimiyle sesleniyorum: Neredesiniz eyyy savcılar…

* ÇİFTÇİYE, “ Ananı da al git “ diyen Başbakan, “ Ben çiftçinin hamisiyim" demiş… Hocaları Erbakan ne güzel söylüyordu: “ Hadi oradan, hadi oradan…”

* OKUMUŞ cahillerin yönettiği ülkelerde, cahil cesaretliler de artar… Ve hepsi de namussuzdur…

* ZONGULDAK’TA yine işçiler öldü… Bakalım bunlar için de “Güzel öldüler” diyecekler mi?

* KADİR Topbaş, yeniden aday gösterilmiş…  Özgeçmişinde, “ Son olarak 2014 seçimlerinde aday gösterilmişti “ ifadelerinin yazılmasına az kaldı…

* SATILMIŞ Erdoğan’a yazık oldu… Aday gösterilmedi. Satılmış’ı sattılar…

* GAZETECİ Ruhat Mengi’nin de işine son verdiler… İktidarın cadı ve gazeteci avı devam ediyor… Yılmak yok, yazmaya devam…

* GAZETENİN birinin yeni sloganı şöyle: “ Gazeteciliğe yeni boyut…” Sen önce yandaşlıktan kurtulup haberi adam gibi ver de…

* BİNALİ Yıldırım İzmir'den aday gösterilirse, biliniz ki, Mehter Marşı ile gelecek, İzmir Marşı ile gidecek...










Bir de "Adalet neden gecikiyor?" derler...













* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzereAmerika, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek,Cezayir, Danimarka, Ekvador, Fransa, Finlandiya, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Hollanda, Hırvatistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Makedonya, Kazakistan, Libya, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Portekiz, Polonya, Rusya, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…


Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR, 
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder