Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

2 Ekim 2013 Çarşamba

TOKİ'nin Büyük Oyunu...



Günün sözü:

Özgürlük ve demokrasi kelimelerini sürekli duyduğunuzda şüphe edin... 
Gerçekten özgür ülkelerde, kimse size sürekli özgür olduğunuzu vurgulamaz…
Jacque Fresco

TOKİ’nin büyük oyunu…

İZMİR’in Karşıyaka ilçesinde imar ve arsaların satışları konusunda yaşanan oyun, insanları hayrete düşürüyor... TOKİ’nin, bırakın taahhütlerini yerine getirmesini, belediyeye devretmesi gerekenleri de devretmiyor, satıyor ve belediye de ne yazık ki takipçisi olmuyor.
İşte, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in de gündeminde yer alan konunun ayrıntıları:
***
PROTOKOL 1. SAYFA
1994 yılında, işadamı Selim Edes’i, kredi verme vaadi ile kandırıp, vermediği kredi karşılığı aldığı rüşvetin kanıtlanması üzerine hapis yatan ve daha sonra Amerika’ya kaçan, Turgut Özal’ın prenslerinden Engin Civan’ın Genel Müdür olduğu Emlak Bankası ile Karşıyaka Belediyesi arasında, 13 Şubat 1991 tarihinde üç sayfalık bir protokol imzalanır.
İmzalanan protokole göre Emlak Bankası, bir başka ifadeyle, alacak ve borçlarıyla bankayı devralan günümüzün TOKİ’si, şu hizmetleri yerine getirecektir:
1) Karşıyaka Belediyesi’ne devredilecek olan rekreasyon dolgu alanlarının dolgusu ve düzenlemesi,
2) Sosyal donatı alanlarının mülkiyetinin ilgili kurumlara devri,
3) Terk edilecek olan yeşil alanların peyzajı,
4) Atakent’te bulunan tenis kortu ve yüzme havuzu eklerinin belediye şirketi tarafından yönetilmesi,
5) KSK’ye tahsisli spor kompleksinde çim saha, antreman sahaları, iki toprak saha yapılması,
6) 1. Etap yapımı sırasında spor salonu yapılması,
7) 2. Etap yapımı sırasında Olimpik Yüzme Havuzu’nun yapılması,
8) 3. Etap yapımı sırasında kreş yapımı,
9) 4. Etap yapımı sırasında bir Marina yapılması,
10) 60 bin m2’lik alanın imar uygulaması sonucunda belediyeye bedelsiz devri,
11) Mini golf ve mini futbol kompleksinin yapılması ve belediyeye devri,
12) Ulaşım teknik alt yapı çalışmalarının banka tarafından yapılması…
İşte bunlardan sadece, 5, 6 ve 10. sıradakiler TOKİ tarafından yerine getirildi. Geriye kalanların hiç biri yerine getirilmedi.
PROTOKOL 2. SAYFA

TOKİ, sözleşme gereği bu arazileri devretmediği gibi, eğitim, sağlık, spor, otopark gibi yerleri satarak inanılması güç bir kar elde etti. Kaybeden ise, kamu ve Karşıyaka oldu.

Şimdi, "kamuda sürekliliktir esastır" ve "bu kent bu kadar sahipsiz kalmamalıdır" diyerek, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’a, kamuoyunu bilgilendirmesi amacıyla, şimdilik aşağıdaki soruları soruyoruz ve tüm İzmir milletvekilleri’ni, bu ayıbı temizlemeye ve de TOKİ’den hesap sormaya davet ediyoruz…
İşte Cevat Durak’a sorularımız:
1) 13 Şubat 1991 tarihinde, Karşıyaka Belediyesi ile Emlak Bankası arasında yapılan protokolden haberiniz var mı?
2)  05 Temmuz 1995 tarih ve 39 karar nolu Karşıyaka Belediyesi Meclis Kararında, yine 13 Şubat 1991 tarihli protokolün 4-1 maddesinde yer alan 60 bim m2’lik arsada, Örnekköy’deki Karşıyaka Kentsel Yenileme konutlarının yapılması yönünde bir meclis kararı var mı?
3) Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak olarak, TOKİ ile imzaladığınız Örnekköy Toplu Konut Alanı sözleşmesinde konu edilen Yalı Mahallesi Kentsel Yenileme alanındaki 60 bin m2’lik Mavişehir arazisi, 13 Şubat 1991 tarihli sözleşmede adı geçen arazi midir?
4) Yine, 13 Şubat 1991 tarihli sözleşmede sosyal donatı arsalarının mülkiyetinin ilgili kuruma devredileceği hükmü bulunmasına rağmen, sosyal donatı alanları neden belediyeye ve ilgili kurumlara devredilmedi?
5) Kamu kurumlarına devredilmesi gereken sağlık, eğitim, spor, rekreasyon, otopark gibi parseller, 3. şahıslara satıldı mı?
PROTOKOL 3. SAYFA 
6) 1991 tarihli sözleşmede, dolgu alanlarının ve yeşil alanların peyzaj çalışmaları Emlak Bankası-TOKİ tarafından yerine getirildi mi?
7)  Sözleşmede, KSK’ye tahsisli Çiğli tesisleri kapsamında, 1 adet futbol sahası, 1 adet çim antreman sahası ve 2 toprak saha yapıldı mı?
 8)  Sözleşmede, 2. etap 5 bin konut tamamlanınca Emlakbank-TOKİ, 1 adet Olimpik Yüzme Havuzu yapmayı taahhüt ediyor. Bu havuz yapıldı mı?
9) Yine sözleşmede, 3. ve 4. etap yapımı sırasında 1 adet kreş ve marinanın Emlakbank-TOKİ tarafından yapılması taahhüt ediliyor. TOKİ bu arazileri 3. şahıslara sattı mı? Olimpik Yüzme Havuzu, 1 adet kreş ve marina yapılması konusunda TOKİ’ye başvurdunuz mu, başvuracak mısınız?
10) Belediyeye terk edilmesi gereken rekreasyon alanı ve otopark 3. şahıslara satıldı mı? Eğer satıldıysa satıştan kısa bir süre sonra, yeşil alan ve otopark olan bu parsellerde (TAYPARK ve Şehir Kulübü parselleri dışında) AVM yapılmasına izin veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine dava açacak mısınız, açtınız mı?
11)  Karşıyaka için 1991 yılında yapılan protokolle böylesi önemli kamusal kazanımlar sağlanmışken, uğranılan kamu zararları nedeniyle konuyla ilgili bir inceleme başlatacak mısınız, başlattınız mı ve yasal yollara başvuracak mısınız?

Not: Sorumlu gazetecilik anlayışımız gereği, konunun takipçisi olacağız ve bu konuda belediyeden gelecek olan yanıtı, burada yayınlayacağız…



Hikmet AKSOY'a teşekkürlerle...

Türkiye’nin hali…

İZMİRLİ ve üniversitede okuyan bir genç kızımız, Kanada’daki dünyanın en iyi ilk 200 üniversitesi arasında yer alan Simon Fraser Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmak için başvuruda bulunmak ister.
Aylar süren araştırmalar sonucu, görüşlerini almak için bu üniversitenin yetkili bir profesörü ile iletişime geçer.
Kendisinden, başvuru süreciyle ilgili olarak bazı bilgiler ister.  
Genç kızımız, bu konuda çok umutludur, heyecanlıdır…
Ancak, profesörden gelen yanıt, genç öğrencinin ülkesi adına üzülmesine neden olur. Öğretim üyesi, gönderdiği mesajda şöyle demiştir: 
“… Açık olmak gerekirse, bize başvuruların yüzde 10 ila 15’ini kabul ediyoruz. Maalesef ki kurul, Orta Doğu’ya mesafeli yaklaşıyor. Türkiye de bu mesafeye dahil olan ülkeler arasında…”
İşte ülkenin geldiği ve getirildiği nokta…
Ne yazık ki, çağdaşlıktan, uygarlıktan, bilimden, sanattan her geçen gün uzaklaşan ve bilinçli olarak uzaklaştırılan ülkemizin, Kanada’dan bile nasıl algılandığının somut örneği…
Her gün, hiç de samimi ve inandırıcı olmayan söylemlerle, demokrasiden, yeni paketlerden, insan haklarından, özgürlüklerden bahsedenlere ve yandaşlarına duyurulur… 
Görün, ülkeyi ne hale getirdiniz… 




* AKP'li Hüseyin Çelik, Erdoğan'ın 'Benim partimden 3 kişi bize ihanet etti' sözünü değerlendirmiş ve şöyle demiş: “Sayın Başbakanın söylediği şey şudur. Toplanıyoruz, ‘Şu konulardaki fikriniz nedir arkadaşlar dediğiniz zaman birisi size (Efendim ben sizinle bu konuda hem fikirim olması gereken budur) dedikten sonra gidip başka türlü davranırsa bu doğru değildir. Mertçe olmayan budur. Sayın Başbakanın işaret ettiği budur…” Biz de bu açıklamaya çok inandık… Laf ebeliği yapacağınıza, şu ihanet eden isimleri metçe açıklasanıza…

* BAŞBAKAN demiş ki: “Herkes bizi sevmek zorunda değil…” Vallahi de, billahi de çok haklı… Doğru söze ne denir ki…


* BU Ülkenin aydın, çağdaş uygar, cumhuriyet kadınlarına, annelere ve genç kızlarımıza sesleniyorum: Hergün torunlarınızı, çocuklarınızı, kardeşlerinizi okula gönderirken, evden çıkmadan önce “Andımız”ı  birlikte okuyun… Değerlerimiz onlara unutturmayın… Rejimi tamamen değiştirmeye yönelik bu kararla, hedef artık çocuklarımızdır, okullarda Atatürk köşelerinin ve heykellerinin kaldırılmasıdır… Dinci isimleri öğretmektir... Zaten, Milli Eğitim'in dağıttığı kitaplarda da bu isimler vardır...

* İZMİR’in Bornova ilçesindeki ağaçlı yolda  bulunan Karayolları Müdürlüğü arazisi, Özelleştirme İdaresi tarafından geçen ay satışa çıkartılmıştı. Arazi yaklaşık 121 milyon liraya satıldı. Peki kime satıldı biliyor musunuz? AKP Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Murat Akdemir’e… Artık bunların kime çalıştığı iyice ayyuka çıktı… Sizi gidi bal tutup parmak yalayanlar sizi…

* YILLARDIR klavyelerde bulunan harflere “özgürlük getirdik” diyerek paketin demokratik olduğunu söyleyenlere biz de şunu söyleriz: Klavyelere özgürlük getireceğinize, onu kullananlara özgürlük getirseydiniz… Paket gösteriyor ki, on yıldır bu ülkeyi yönetenler, demek ki on yıldır ülkede demokrasi adına hiçbir şey yapmamışlar, yapamamışlar… Hala türban derdindeler... Çünkü, seçimler yaklaşıyor. Türban, yeni bir propaganda malzemesi olacak... 

* KAMU'da türbanın serbest bırakılmasıyla, minicik çocuklar artık türbanlı, kara çarşaflı öğretmenlerle başbaşa kalacaklar... Amaç, daha bu yaşlarda çocuklara da türban taktırmaktır, onları zorlamaktır ve özendirmektir... Ama biliniz ki, başarılı olamayacaklardır... 

* BU ülkedeki insan hakları ihlallerinden, hukuksuzluktan, antidemokratik uygulamalardan bıktıysanız, ”yoruldunuz”, eğer mücadeleden de vazgeçiyorsanız, “yok olacaksınız” demektir… O halde yapılacak olan şey belli: Daha aydın, daha çağdaş, daha uygar, daha demokrat bir Türkiye için, “Yılmak yok, yazmaya ve mücadeleye devam…” Bedeli, her ne olursa olsun… 




GAZETECİLER ve medya üzerindeki baskılar, her geçen gün giderek artıyor. Gazeteciler, bırakın yazdıklarından dolayı, artık twitlerden bile karakollarda saatlerce sorgulanıyor. İşte Eskişehir Valisi'nin, Radikal Gazetesi muhabiri İsmail Saymaz'a tehdidi, son örnektir... 
İktidarın, hiçbir eleştiriye, yoruma tahammülü kalmadı. İktidar yanlıları, manşetlere ve haberlere bile müdahale etmeyi, bir görev olarak kabul ediyorlar artık. Yandaş medya, halkı yanlış bilgilendirmeye devam ediyor. Halkın haber alma özgürlüğü gittikçe kısıtlanıyor, halk gerçekleri ne yazık ki öğrenemiyor... 
Kısacası, cumhuriyet tarihinin, sektör açısından en karanlık günlerini yaşıyoruz. Yakın bir gelecekte, gazete sayfalarında ve haberlerde bu damgayı umarım görmeyiz... 


Bir zamanlar...


POLİ-FIKRA...

 TEMEL ile Dursun karşılaşırlar...
Temel Dursun'un kulağına eğilerek;
-Ula Dursun pen ne yaptim bugün biliyur musun, da?
-Ne yaptin, da?
-Ula Dursun, pen politikaya cirdum, da..
-Ula Temel sen deli misun?
Temel'in buna cevabı ilginç olur;
-Şart midur daaa?


Beğendiğim fotoğraf...


Şavşat'tan, fotoğraf sanatçısı genç arkadaşım
Aylin Köroğlu'na teşekkürlerle...


Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, paylaşabilirsiniz...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder