Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Ekim 2013 Pazartesi

Irkçı Yaftası Vurmak...




Günün sözü:

BİR insan, treni kaçırırsa; başka bir tren gelir onu alır… Bir ulus treni kaçırırsa; başka bir ulus gelir onu alır...
Özdemir Asaf


Ulusal duyguya ırkçı yaftası vurmak…

CUMHURİYET Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Gülerin, son açıklanan demokratikleşme paketiyle ilgili olarak yaptığı açıklamaları yakından biliyorsunuz.
Prof.Dr.Birgül Ayman GÜLER
Kendisinin bu konu hakkında yazdığı bir yazısına ben de imzamı atıyor ve sizlerle paylaşıyorum:  

“ AKP Hükümeti demokratikleşme paketi açtı, o paketten okullarda “andımız” okunmayacak kararı çıktı.
Bu and metninde “Türküm” deniyor; “varlığım Türk varlığına armağan olsun” deniyor; “Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyeceğim” deniyor. Bu sözler siyasal iktidarı elinde tutan dinci millet/ümmet siyasetiyle, iktidarın müzakere ortağı etnikçi halk/milliyet siyaseti tarafından ”ırkçı” diye yaftalandı.
Bu yaftalama basit bir işlem değildir. Birincisi, ırkçılık insanlık suçudur; “andımız” üzerinden Cumhuriyet rejimi ve Atatürk milliyetçiliği “ırkçılık”la karalanmak istenmiştir. İkincisi, karalanan bilinç, bizi anti-emperyalist kalkınma mücadelesinde mevzi ve araç yoksunu kılıp zayıflatmaktadır. Bir insan topluluğunun ulus olarak örgütlenmesini sağlayan dört özellik vardır; dolayısıyla onu ortadan kaldırmak için de kullanılabilecek dört saldırı noktası vardır: Bir ulusal varlığı yok etmek için ulusun (1) dil birliğine, (2) toprak birliğine, (3) iktisadi yaşam birliğine, (4) duygu ve bilincine saldırılır.  “Andımız” ulusal duygu ve bilincin somut belgesidir. "Andımız”ın kaldırılması, ulusu çözme operasyonunda dördüncü özelliğe yönelik bir saldırıdır. Bizim gibi, varlığını bağımsızlık savaşıyla kazanmış halklar bakımından “ulus bilinci” bugün ve gelecek için kritik öneme sahiptir. Bu saldırı, küresel gericiliğin yerli işbirlikçileriyle yürüttüğü Büyük Operasyon'un bir parçasıdır.
Delikanlılığını 1930’lu yıllarda geçirmiş bir “kişisel tarih”in 1969 yılında sarf ettiği aşağıdaki sözler, bu saldırının anlamını derinlemesine kavramamıza çok yardımcıdır:  
“Milli gurur iyi şeydir. Milli gurur insanı sosyalizme götürür. En sağlam sosyalistler o yoldan gelmiştir sosyalizme. Bir adamda gerçek milli gurur varsa korkma! Ergeç temel ilkelerde birleşirsin onunla. Ergeç bu dünyada Türk olarak başı dik yaşamanın, kapitalizmin son aşaması olan emperyalizmin dünya yüzünden silinmesiyle mümkün olabileceğini anlayacaktır. Bunu ben kendimden bilirim. Bizim delikanlılığımızda biz, “bir Türk dünyaya bedel”, “ne mutlu Türküm diyene” sloganlarını ciddiye alan bir kuşaktık. Uşak zihniyeti, komprador zihniyeti, “Amerikasız yaşayamayız” “ya Amerikan uydusu ya Rus uydusu olmamız mukadderdir” zihniyeti ezilmişti Atatürk Türkiyesinde. Ve işte Atatürkçü olarak, en derin milli gurur içindesin ve o havanla Batıya okumaya gidiyorsun. Batıda Anglo-Sakson dünya hakimiyetiyle karşılaşıyorsun. İngiltere’nin imparatorluğu, dünyanın dörtte birini kapsıyor.Amerika, kapitalist dünyanın en zengin ülkesidir. Ve sen seziyorsun ki, bu dünyada yeteneğin ne olursa olsun, Türk olarak senin kaderin, ikinci sınıf dünya vatandaşı olmaktır. Ve onun, Anglo-Saksonun ve öteki emperyalist Batı ülkeleri vatandaşının kaderinde (sömüren metropolün insanı olduğu için), daha doğduğu günden başlayarak birinci sınıf dünya vatandaşı olmak yazılıdır. Sen milli gururunla bunu kabul edecek misin, etmeyecek misin! Etmediğin anda da bu Anglo-Sakson hakimiyetini yıkman gerek! Emperyalistlerin dünya hakimiyetinin nasıl yıkılabileceğini düşüneceksin, düşünüyorsun. Ve sen, ezilen sömürülen bir Doğu ülkesinin vatandaşı olarak sen, anlıyorsun ki, yalnız senin çabanla başarılamaz bu iş. Çok güçlüdür düşman. Müttefik arıyorsun….. Ve sonunda kavrıyorsun ki, milli gururunu zedelememenin tek yolu, sömürüyü yalnız ulusal anlamda değil, sınıfsal anlamda da kaldırmaktadır. Hayır, kemalistle sosyalist arasında aşılmaz bir duvar yoktur! Ben bunu kendimden bilirim. Ve yalnız bizim kuşakta değil, bizden önceki kuşakta da görmüşümdür bunu kendi gözlerimle…..”
Bu sözler bize gösteriyor ki, ulusal duygu ve bilinci, insanlık suçlarından biri olan “ırkçılık”la yaftalamanın tek sonucu vardır: Kendi ulusal varlığını ezerek kendi gücüne güvenmeye son vermek ve böylece emperyalizmin önündeki ulusal bendi kırmak üzere içeriden gedik açmak.
“Andımız”ın kaldırılması, Tam Bağımsız Türkiye için sürdürdüğümüz direnişe indirilmiş darbeden başka bir şey değildir.  
Bu sözler kimin mi? Mihri Belli’nin…”

(Mihri BELLİ, “Türkiye’de Karşı Devrim”, 3 Aralık 1968, 1965-1970 Yazılar, Sol Yayınları, Haziran 1970, s. 95-97.)








Fıskiyeci…

ANKARA’nın sorunlarını çözmek ve belediyecilik adına yaşanan tüm kepazelikleri düzeltmek yerine, ODTÜ’ye gece baskınları düzenleyen, hazineye trilyonluk borçları bulunan fıskiye takipçisinin şimdiki uğraşısı, haber siteleri…
Sitelerin içeriğine, yapılanmasına bakmadan, basın özgürlüğünü hiçe sayarak gazeteciler üzerinde baskı ve korku yaratmak amacı ile irili ufaklı haber sitelerinde bile (haber kaynağı başka yerler olmasına rağmen), yayınlanan eleştiri haberleriyle ilgili olarak anında ihtarnameler gönderen, davalar açan fıskiye takipçisi,  belli ki büyük bir panik ve telaş içerisinde, sineğin yağının peşinde...
Elimde, kendisi Ankara’da oturduğu halde, İstanbul’da oturan avukatı aracılığıyla bir haber sitesine gönderdiği ihtarname var.
Şöyle diyor ihtarnamede: “… Müvekkilim Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın İbrahim Melih Gökçek’e karşı hakaret, iftira niteliği taşıması, kişilik haklarını ağır şekilde ihlal etmesi ve Müvekkilim şeref, onur ve saygınlığını rencide etmesi sebebiyle…”
Gerçek olan bir şey var. Hiç kimsenin, bir başkasının şeref, onur ve saygınlığını rencide etmeye hakkı yoktur.
Önemli olan, şerefin, onurun ve saygınlığın rencide edilemeyeceği davranışlarda bulunmaktır.
Bilinmelidir ki, şerefli insanlarda şeref, onurlu insanlarda onur ve saygın insanlarda saygınlık vardır… 
Yoksa öyle, mahkemelerden  çıkacak olan olası kararlarla şerefli, onurlu ve saygın insan olunmaz, olunamaz ve de olunmuyor...





* Ahmet Taner Kışlalı bombalı bir suikastle öldürüldü (1999)
Ahmet Taner KIŞLALI

* İlk özel siyasi gazete Tercümanı Ahval çıkmaya başladı (1860)
* Federal Almanya'da sosyal demokrat Willy Brandt şansölyeliğe seçildi (1969)
* Profesör Mümtaz Soysal Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca, Anayasaya Giriş adlı ders kitabında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı (1972)
* Necmettin Erbakan Milli Selamet Partisi Genel Başkanı seçildi (1973)
* Afşin-Elbistan Termik Santrali açıldı (1984)
* Gazeteci, Vatan Gazetesi Köşe Yazarı Hikmet Bila’nın, aramızdan ayrılışının 2 yılı.
* Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) Genel Müdürlüğü kuruldu (1840)
* Karun Hazinesi, 28 yıl sonra Türkiye'ye getirildi (1993)
* Birleşmiş Milletler, ilk genel toplantısını New York'ta yaptı (1946)



Şevket Özçelik için…

BİR söz vardır bilirsiniz:
Bazı insanlar vardır toprağa gömülür, bazı insanlar da yüreklere…” 
İşte bu söz, bir bayram günü yitirdiğimiz ve bugün de yıldızlara uğurlayacağımız, gazetecilerin ağabeyi, o güzel yürekli ve beyefendi insan Şevket Özçelik için söylenmiş sanki…
Kuşkusuz, kendisi ile anılarımız var. Yeni Asır Gazetesi’nde yayınlanan, Reis Bey adlı dizi yazımın hazırlık aşamasında geçirdiğimiz günleri, Karşıyaka Rotary Kulübü’ne konuşmacı olarak davet edilmem için verdiği desteği, beni gazeteye alma konusundaki isteği ve gayretleri, hafızamın en güzel yerlerinde duruyor hala…
Trabzonlu gazeteci, değerli ağabeyim/meslektaşım Hikmet Aksoy, haberi benden aldığında çok üzülmüş ve hemen bir yazı yazmıştı. Aksoy’un yazdığı yazıyı burada paylaşmak istedim:

Bayram gününde acı yaşamak...
Kaderde bu da varmış. Trabzon
Gazeteciler Cemiyeti'ndeki bayramlaşmadan sonra eve dönüşümde acı haber geldi:
Şevket Özçelik’i yitirdik….
Şevket Özçelik'le
1970'li yıllarda Yeni Asır'ın Trabzon muhabiri iken tanışmıştım.
1980'li yıllarda Trabzon basınından kopup İzmir'e giderken vedaya gelen gazeteci arkadaşım/kardeşim Vecdi Altay'a Yeni Asır gazetesinde Şevket Özçelik'e uğramasını, selam, sevgi ve saygılarımı sunmamı rica etmiştim.
Gazeteci arkadaşım/kardeşim
Vecdi Altay veriyordu acı haberi:
- Abi, Şevket (Özçelik) Abiyi kaybettik, derken ses tonu alabildiğine acılı duygularla doluydu.
Usum hemen 1980'li yılların başlarına akıp gitti. 
Trabzon'da
Karadeniz gazetesinin kuruluşunda bulunup sonra "ayak oyunları" ile dışlanan, Trabzon'a ilk ofset matbaayı getiren M. Naci Özkan bir "Bölge gazetesi" çıkarma kararı verdiğinde oluşturulacak kadronun başında beni görmek istediğini söylediğinde nicedir beklediğim fırsat doğmuş, düşlerimin gerçek olacağına sevinmiştim.
"Bölge gazetesi" yayımlamak öyle her babayiğidin işi değildi. Önceleyin bu konunun en başarılı örneği İzmir'de yayımlanan asırlık yayım hayatı ile Yeni Asır gazetesi idi.
M. Naci Özkan'a Yeni Asır'ı, onu
örnek alarak yola çıkmamızın isabetli olacağı ve başarı getireceği konusunu anlattım.
Rakip görülmeyeceğimizden Yeni Asır'ın bize
yardımcı olacağını, orada tanıdığım gazeteciler bulunduğunu söylediğimde, "- Haydi, İzmir'e gidiyoruz" dedi.
YENİ ASIR'in başında o dönem
Şevket Özçelik bulunuyor ve en başarılı dönemini yaşıyordu. Gazetecilikteki başarıları örnek gösteriliyor, bölgesel bazda satış rekorları kırıyor, Türkiye'de ofset tekniğini en ileri aşamada, çağdaş anlamda kullanıyordu.
Trabzon'da bir "Bölge gazetesi" çıkarmak istediğimizi Şevket Özçelik'e telefonla bildirmiştim.
Yeni Asır'daki ilk toplantıda Şevket Özçelik'in anlatımı sonrasında gazetenin sahibi Dinç Bilgin
"- Niçin yardım yapmayalım ki..." dediğinde sevinçten uçacak oldum adeta. Sayan Sokullu, Özdemir Hazar da Karadeniz'de de bir Yeni Asır örneği gazetenin çıkması gerektiğini söylemişlerdi.
Sonuçta, Şevket Özçelik'in önerilerine
Dinç Bilgin ve oradaki kurmaylar olumlu bakınca, Yeni Asır'ın teknik anlamda yardımı yanında, Ankara Bürosu'ndan Muammer Yaşar Bostancı'nın yazılarını kullanacak, ayrıca Ankara haberlerini de muhabir Cavit Tuna Kuzey Haber'e bildirecekti.
Yeni Asır'ın Kadın, Moda, Çocuk, ekonomi sayfalarını aynen kullanabilecektik.
Bundan daha büyük yardım mı olurdu?
Ama bizim de hedefimiz
ikinci bir Yeni Asır olmaktı.
Bir sabah gazeteye geldiğimde arkadaşlar
İzmir'den arandığımı söylediler. Hemen telefonla
nedenini sordum. Şevket Özçelik,
THY uçağının Trabzon'a inişe geçtiğinde Çarşıbaşı bucağına bağlı köyde kanatlarının taflan ağaçlarını biçtiğini, yolcuların büyük tehlike atlattığını söyledi. Ardından olayın haberini ve renkli fotoğraflarını istediğini söyledi. Gereğini yaptım. Ertesi gün uçakla gelen Yeni Asır'da bir bölge gazetesinin gerektiğinde habercilikte nasıl bir duyarlılık göstermesi gerektiğini öğrendim.
"Bölge gazeteciliği" konusunda Yeni Asır ve onu hazırlayan Şevket Özçelik öğretmenim oldu hep.
Şevket Özçelik
Karadenizli bir gazeteci duayendi.
Samsun/Bafra'lı idi.
O bir güzel insandı.
Sevgi ve Rahmet duygularıyla anıyor, son yolculuğunun aydınlık olmasını diliyorum…” 
Güle güle Şevket Abi…
Görüşmek üzere…




* AKP İzmir Milletvekili Rıfat Sait, “Ben hiçbir şeyi unutmam” demiş… Valla biz de, özellikle cumhuriyet, demokrasi, laiklik, yargı konusunda sizin yaptıklarınızı hiç unutmayacağız… Bundan emin olabilirsiniz…

* FAŞİSTLER, geceyi ve karanlığı çok sever. Çünkü hava pusludur… Pusu kurmak için idealdir ve hemen pusu kurarlar… Aynı ODTÜ’de olduğu gibi…

* ODTÜ’de yaşanan doğa katliamından sonra, İ.Melih Gökçek şöyle demiş:  “Arkadaşlar bana da sürpriz yapmış...” Sen daha sürpriz görmemişsin. Asıl sürprizi sana, 2014 seçimlerinde partin ve halk yapacak… Bekle, az kaldı…

* HABER şöyle “Bütçeden istihbarata rekor pay ayrıldı. MİT’in 2014 ödeneği 1 milyar 58 milyon lirayla Başbakanlık’tan 125 milyon fazla…” Bu kadar dev bütçe, nereye, neden ve nasıl harcanır bilinmez ama, demek ki Türkiye tehlike altında. Dolayısıyla, bu ülkede yaşayan vatandaşlar da…

* DIŞİŞLERİ Bakanı, MİT Müsteşarı için, “Gün Hakan Fidan’a sahip çıkma günüdür” demiş... Bizce gün, Hakan Fidan’a değil, Cumhuriyete, Demokrasiye, Laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine ve de bu ülkeye sahip çıkma günüdür…

* İKİ pilotun serbest  bırakılmasına sevinmemek mümkün değil… Ancak, gezi olayları sırasında hayatını kaybedenlerin ve yaralananların ailelerine baş sağlığı ve geçmiş olsun bile demeyen bir başbakanın, uçağın içine kadar girerek pilotları karşılaması anlaşılır bir şey değil… Yoksa bu pilotlar da, başbakanın %50’sinde mi yer alıyor acaba?  

* POLİS Sandığı tarafından emniyete iki araç hibe edilmesi üzerine bir polis, feysbuktaki haberin altına sadece "Maşallah" diye yazmış ve hakkında soruşturma açılmış... Ne günlere kaldık... O soruşturmayı açanlara da "Maşallah..." Hem de 41 kere Maşallah...

* HELAL gıda, helal et, helal kazançtan sonra, Türkiye’nin ilk “helal seks shop”u açılmış… İktidar bu duruma ne diyecek bilmiyorum ama, desenize, din üzerinden ticaret sekse kadar uzandı… Sizi gidi, aklı fikri apış arasında olan din tüccarı uyanıklar sizi…










* Atatürk’ün söylev’i Bağımsızlıkçıdır. Aydınlanmacıdır. Antiemperyalist’dir ve Antikapitalist’dir. Yenilikçidir. Atatürk’ün temel ilkesi 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin esaslarına uygun olarak; Türk Ulusunun Onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşaması ve yaşatılmasıdır. Şayet; engellenmek istenilen birlik ve beraberlik içinde yeniden canlandırılmasını istiyorsak, Atatürk’ün Söylev’ini mutlaka okumamız ve adeta bir ders kitabı gibi okutturmamız gerekmektedir. Günümüzde daha da büyük önem kazanan Söylev’imizin 86’ncı Yıl Dönümü kutlu olsun.

Sancar Maruflu’ya teşekkürler…

* Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bir devlette onlar sayesinde özgürce yaşayarak ve yine onlar sayesinde müslüman olan kişiler nasıl olur da bu şekilde konuşur ve davranırlar anlamıyorum . ATATÜRK ve arkadaşları sizleri özgür bırakarak mı hata yaptılar? Müslüman olarak yaşamanıza izin vererek mi hata yaptılar? Sizi siz yaparak mı hata yaptılar? Nedir yani…
Ünal Tercan’a teşekkürler…

* Artık girilmedik odamız, incitilmeyen duygumuz, aşağılanmayan değerimiz,yok sayılmayan geçmişimiz kalmadı. Hükümet ve muhalefet elele verdiler ve bir karşı cephe yaratma peşine düştüler.. Sonunda başarılı oluyorlar. Kendimizi marjinal hissetmemiz için her türlü ortam yaratıldı. Biz Türkler, artık "öteki" oluyoruz... Eğer bu duygu bizde oturmaya başlarsa sistemle olan kavgamız çok keskinleşecek... Balıklarla karıncalar... Av ile avcı yer değiştirecek... Evimize giren hırsız, ırz düşmanı, eli kanlı katille yüzleşme zamanı gelecek... Ya savaşacağız ya yok olacağız...
Rana Pamir’e teşekkürler…


Atatürk yaptı diye bu alfabeyi istemeyenler keşke, “Bu vatanı Atatürk kurtardı, burada yaşayamam” diyebilse…
Burak Çetinkaya’ya teşekkürler…

* “Küçükken nasıldı?" diye sordu anneme. "Küçükken yaramazdı" dedi annem. Tebessüm etti. "Doğru mu ?" dedi gözlerime bakarak... "Doğru dedim" ve aynen tekrarladım annemin sözlerini: Küçükken yaram azdı...
Şener Akdemir’e teşekkürler…

* ODTÜ'de öğrencilerin tatilde olduğu bir günde, AKP zihniyeti kalleşçe ODTÜ'ye girerek ağaç katliamına başladı. Yalnız ağaç katliamı mı? Tabi ki değil, bu ağaçlarda yaşayan yüzlerce hayvan türü de katledildi. Nerede bu bebek katilinin odası 15 cm büyütülsün diye dünyayı ayağa kaldıran AB ve onun destekçileri. Hadi anladık insan haklarından bir habersiniz. Hiç olmazsa ODTÜ ormanında yaşamlarını sürdüren yüzlerce tür hayvanların haklarına saygılı olun. AKP'nin anayasa referandumuna, tanıdığım birçok ODTÜ'lü olmakla övünen 'yetmez ama evet'çiler zil çalıp oynasınlar, bulabilirlerse bir yerlerine kına yaksınlar.
Abdurrahim Sercan’a teşekkürler…

* Her insan mutlu olamaz... Çünkü; gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını.  Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü... Her insan mutlu olamaz... Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri.  Ve asla göremez yanı başındakileri...
Derin Akay’a teşekkürler…











1967 - ODTÜ'de ağaç dikim şenliği... (Sosyal Medya'dan alınmıştır)






















Bu çamaşır makinesi, elektriği, suyu, yolu, işi, aşı 
olmayanlara iktidar tarafından dağıtılan makine olmasın?







35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; ABD, İngiltere, Rusya, Almanya, Belarus, Ukrayna, Avusturya, Avustralya, Bosna Hersek, Yunanistan, Belçika, Sırbistan, Fransa, Makedonya, Kanada, Hollanda, Güney Kore, Japonya, Irak, İspanya, Portekiz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Azerbaycan, Cezayir ve İsviçre'de yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz...


Yorum, istek ve önerilerinizi 
yazabilir, paylaşabilirsiniz...




altay@vecdialtay.net





BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR, 
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder