Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

12 Eylül 2013 Perşembe

Vali ve çakmalar...




35’LİK – Vecdi ALTAY

Günün sözü:

Bir memlekette ne kadar çok yasa varsa, orada o kadar da çok hırsıza ve hayduta rastlanır. (Lao-Tse)

Vali ve Çakmalar…

9 EYLÜL’ün önemini, değerini ve anlamını bilmeyen, bilmek için de hiçbir çaba içinde olmadığı belli olan bazı çakma İzmirlilerin, alternatif bir etkinlik düzenlemesi, bu kente yapılan ihanettir, halka hakarettir ve halkı yok saymaktır…
Düzenlenen etkinliğe katılanlara baktığınızda, etkinliği düzenleyen kişinin partisinden, hiçbir milletvekili ve yetkili katılmamıştır.
Partisi bile kendisini dışlamıştır, yalnız bırakmıştır…
Vali hariç, o mekanda bulunanlar da, İzmir protokolünde zurnanın son deliğidir.
Valinin bu çakma etkinliğe neden katıldığını anlamak mümkün değildir.
Kendisi, “ne yapayım davet aldım, icap etmem gerekirdi” diyebilir ama, o zaman da sormak gerekir: Siz davet aldığınız her toplantıya katılıyor musunuz, katılmak zorunda mısınız?
Oraya gitmeden önce araştırma yapmalıydınız.
Kimlerin katılacağı konusunda bilgi edinmeliydiniz.
Siz bu ilin valisiyseniz, böyle çakma bir etkinliğe katılmamanız gerekirdi. Sanırım, ufak bir oyuna geldiniz, getirildiniz…
Dönelim düzenleyenlere…
Halkın coşkuyla kutladığı resmi törenlere katılmayıp, halkın içinde yer almayıp, akşam otel salonunda telsizlerden İzmir diye bağırmakla 9 Eylül’ü kutlamış olmuyorsunuz.
Bunu, ballandıra ballandıra anlatmanız, basına bülten geçerek açıklamanız, acizliğinizin bir başka boyutu…
Evet, bazı şeylerde değişime gerek vardır ama, yeni bir 9 Eylül kutlama girişimi, yeni bir şey değil, aksine bir çok şeyin inkarıdır.
Biliniz ki, İzmir’in, İzmirlilerin ne çakma ne de alternatif kutlamalara gereksinimi vardır.
İzmir’in aydınlık yüzü ve yüreği, bu tür etkinliklere bir daha asla izin vermeyecektir ve çakma etkinlikler düzenleyen çakmalara da gerekli dersi verecektir…
Sizleri bir kez daha, devlet ciddiyetini öğrenmeye ve vekil olma sorumluklarınızı hatırlamaya davet ediyorum… 

Cihan Türsen…

KARŞIYAKA Belediye Başkan Aday Adaylarından Cihan Türsen, 1994 yılında bıraktığı Belediye Başkanlığı görevine, 19 yıl sonra yeniden talip oldu.
Çağdaş, uygar, emek ve emekçiden yana, demokrat, projeci, has Karşıyakalı ve insancıl kimliği ile diğer aday adayları arasında farklılığını gösteren ve ön plana çıkan Cihan Türsen, hazırlamış olduğu projeleri partililere ve Karşıyaka halkına sumak üzere bir basın toplantısı düzenliyor.
“Karşıyaka başka bir dünyadır” sloganı ile yola çıkan Cihan Türsen şöyle diyor:
Bu dünya, sevgi dolu insanların dünyasıdır. Bu dünya yaşamda saygıyı öne alan insanların dünyasıdır. Yaman insanların dünyasıdır.
Hiçe sayılmaya, sevgisizliğe, oldu bittilere baştan karşıdır Karşıyaka… Önümüzdeki seçimler ülkemizin yeni kurtuluşudur.
Ve İzmir Türkiye’nin, Karşıyaka İzmir’in kalesidir… Şimdi, Karşıyaka’nın sesini duyma zamanıdır…”
Anlattıklarından anlıyoruz ki, Cihan Türsen aday adaylık yarışına aylar önce başlamış.
Gece gündüz demeden, kendi alanlında uzman olan gönüllü 165 kişi ile, “Karşıyaka 2014 ve Geleceğin Karşıyaka’sı” adını verdiği ve  her biri, sadece Karşıyaka’yı değil, aslında tüm İzmir’i de yakından ilgilendiren, 50’ye yakın proje üretmiş Cihan Türsen…
Evet, Cihan Türsen’in basın toplantısı, cumartesi günü saat 14.00’da, Karşıyaka İskelesi karşısında bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, manevi kızı Afet İnan ile birlikte bir Cımhuriyet Balosu’na katıldığı eski Halkevi, günümüz Öğretmenevi binasında…

12 Eylül…

GÜNÜMÜZDEN tam 33 yıl önce bugün, TRT spikeri Mesut Mertcan, sabah saat 03.59’da, radyoda çalınan Harbiye Marşı’nın ardından heyecanlı ve ürkek bir ses tonuyla şöyle diyordu:
…Türk Silahlı Kuvvetleri, ülke yönetimine bütünüyle el koymuştur. Parlamento ve hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır…
Bu bildiri ile anlaşılıyordu ki, insan aklının düşünebildiği en iyi siyasal rejim olarak tanımlanan, bilinen ve kabullenilen demokrasiye, Cumhuriyet’in ilanından itibaren üçüncü kez ara veriliyordu.
İşte her şey, bu bildiri ile sona erdi, erdirildi. Liderler gözaltına alındı.
Atatürk’ün kurduğu CHP bile kapatıldı. Demokratik kitle örgütleri, sendikalar işlevsiz hale getirildi. Belediye meclisleri feshedildi. TBMM’nin kapısına üç yıllığına kilit asıldı ve demokrasinin “d” si bile kalmadı...
“Asmayalım da besleyelim mi?” diyenlerden sağ olanlar, günümüzde hala yargılanıyor. Ölenlerin, öldürülenlerin, yaşı tutmadığı halde ibret olsun diye asılanların, işkence görenlerin, ortadan kaybolanların hesabı hala sorulamıyor, sorulmuyor… Yazıklar olsun…

Gazeteci Adaylar…

BELEDİYE Başkanlığı veya Meclis Üyeliği için aday adayı olan meslektaşlarımı bu köşede sonuna kadar destekleyeceğimi, önceki hafta ifade etmiştim. Devam ediyoruz…
Çeşme Belediye Başkanlığı’na aday adayı olan Erkan Sevinç, her ne kadar mesleği hekimlik olsa da, medya sektöründe ömrü geçmiş biri. Kendisini tanıdığım yıllarda Karacan Yayınları’nın temsilciliğini yapıyordu. Erkan Sevinç halen, Çeşme’deki bir hastanenin başhekimi, Barış İsteyen Gazeteciler Platformu’nun kurucu üyesi ve Milliyet Gazetesi’nin de köşe yazarlarından. Erkan Sevinç için, tam bir Çeşme aşığı desek abartmamış oluruz…
Mesleğe değerli katkıları bulunan bir diğer aday adayı da Hüseyin Çorlu. Balçova için kolları sıvayan Hüseyin Çorlu ile, bir dönem Temmuz Dergisi’nde birlikte çalıştık. Derginin yaşaması için çabalarını unutamam. O kadar çok kimliği var ki Hüseyin Çorlu’nun, yazsak sayfaya sığmaz. Emekçi, emekten yana tavrı her zaman takdir edilen Hüseyin Çorlu’yu özellikle, başında bulunduğu SODEV adına gerçekleştirdiği siyasi ve sosyal etkinlikler gündemde tutuyor…
Sevinç ve Çorlu’ya, yolunuz açık olsun diyorum…

GÜLELİM…

ERDOĞAN’ın gittiği berberde bir papağan varmış. Papağan, Erdoğan’ın bıyığına hep küfür edermiş. Bir gün Erdoğan berbere, “bak bu papağan bıyığıma bir daha küfür ederse, bir daha da gelmem buraya” demiş. Berber de papağana, “ eğer bir daha Erdoğan’a küfür edersen senin tüylerini yolar tavuk kümesini atarım der…
Bir ay sonra Erdoğan yine gelmiş ve papağan dayanamamış yine küfrü basmış. Berber de dediğini yapıp, papağanın tüylerini yolmuş ve kümese atmış.
Kümeste tavukla horoz, yan yana duruyormuş. Horoz sinsi sinsi gülerek tavuğa, “sen benim 40 yıllık karımsın bir gün karşımda soyunmadın” demiş. Papağan sinirlenmiş ve vermiş cevabını: “biz buraya fahişelikten değil, siyasetten düştük”

Bunlar Nedir?

12 Eylül döneminde uygulanan işkence yöntemlerinden bazıları:
1)      Falaka (Yaygın ve sürekli olarak uygulandı. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir vb. vurularak gerçekleştirilirdi. Bu yöntem, ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatır, kaba yerleri ezer, morartır, tırnakları sökerdi. El ayak gibi herhangi bir yeri kırar, sakat bırakırdı)
2)      Cop (Gardiyanların, özellikle kadın mahkumlara copla yaptıkları işkenceleri burada yazmayı ahlaki ve doğru bulmadık)
3)      Zincir (20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde hızla itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı)

AJANDA

1)      2013-2014 Eğitim Öğretim Yılı’nın açılışına 4 gün kaldı…
2)      30 Mart 2014 Pazar günü yapılacak olan yerel seçimlere 198 gün kaldı…
3)      6 gün sora, Eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in idam edilişinin 52. Yılı…


Diyorum ki…

* OKULA yeni başlayan minicik öğrencilerin ders kitaplarının arasına, ustanın mesajı ve fotoğrafı konulmuş… Hiç doğru uygulama değil. Milli Eğitim Bakanı’nı da kınıyorum. Çocuklara daha bu yaşlarda ustayı, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiş bir partinin genel başkanı” olarak tanıtmaya ve anımsatmaya ne hakkınız var ki?

* İZMİR Büyükşehir Belediyesi AKP Grup Başkanvekili Yusuf Kenan Çakar,” kendimizi anlatacağız” demiş… İlahi Çakar, ne kadar beceriksizmişsiniz… 10 yıldır hala anlatamadınız mı kendinizi? Ama merak etmeyin. Biz sizi, inanın çok iyi anladık…

* TALEP olması halinde, liselerde mescit açılabilecekmiş… Kararı veren kim? Milli Eğitim Bakanlığı… Hadi bakalım, sıkıysa talepte bulunmayan bir babayiğit lise müdürü çıksın… Çıkarsa da, kendine haritadan yer beğensin…

* HABER şöyle: "AK Parti’nin ağır topları, kaybetme ihtimali yüksek olan İzmir’den Büyükşehir adaylığına soğuk bakıyor..." Eee, İzmir’de aday olmak pek o kadar kolay değil. Kimse, seçime girdi, kaybetti damgası yemek istemiyor…

* ŞEHİTLER için verilen sözler tutulmamış… Haber böyle. Hem siz ne bekliyordunuz ki? Hakkında, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 3 kuruşluk tazminatı onaylanan ustaya göre onlar, şehit değil, “kelle…”

* DENİZ Baykal’ın İzmir temasları ilginç boyutlarda… 2004 ve 2009 seçimlerinde İzmir adaylarını belirleyen Baykal’ın, 2014 seçimlerinde de adayların belirlenmesi konusunda etkin olmak istediğini ve bunun için çalışmalar yaptığını söyleyebiliriz…

* DARBE’li matkaplardan nefret ediyorum…



altay@vecdialtay.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder