Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

5 Nisan 2014 Cumartesi

Hasdal'dan Mektup Var...








Hasdal’dan Mektup Var…

BALYOZ davası tutsaklarından Deniz Kurmay Albay Mehmet Cenk Dalkanat'tan bir mektup aldım.
Babası, Emekli Deniz Kurmay Albay Yılmaz Dalkanat kanalıyla gönderdiği mektupta, durumu hakkında bilgiler veren Dalkanat, mektubun orijinali de normal posta olarak gönderdiğini ifade ediyor.
Ancak bu satırların yazıldığı gün ve ana kadar, söz konusu mektup, tarafıma ulaşmadı.
Her zaman yazıyor ve söylüyorum: Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy gibi adlar verilerek sürdürülen tutsak alınma davalarının, toplumda da, vicdanlarda da karşılığı yok.
Binbir emek verilerek yetiştirilen yüzlerce Mustafa Kemal'in askeri, hapislerde çürütülüyor.
Çocuklar perişan, aileler perişan...
Hiç birini tanımıyorum. 
Hiç biri ile yakınlığım, arkadaşlığım yok ama,
Ben de isyan ediyor ve yeter artık diyorum...
Sevgili kardeşim, değerli komutan;
Bil ki biz de, bizi üzecek bir şey yapmadığınızı biliyoruz...
Mektup dostluğumuz, tutsaklığın bittiğinde de devam edecektir.
Bundan hiç kuşkun olmasın.
Özgürlük ve aydınlık günler çok yakında.
Kızın Zeynep'in "Peri Tinki"den isteği, er geç yerine gelecektir...
İşte, Mehmet Cenk Dalkanat'ın mail yoluyla gönderdiği mektup:


Sayın Vecdi ALTAY;

Sizi, internet üzerinden yayınlamakta olduğunuz birbirinden ilginç yazılarınızdan ve haberlerinizden tanıyorum. 
Yayınlamış olduğunuz haberlerin ilki kızım Zeynep DALKANAT’ın yazmış olduğu hikâye ile ilgili idi. Diğer haberiniz ise babam Yılmaz DALKANAT’ın benim ile ilgili yazmış olduğu haberdi. 
En son haber ise Şirinyer Askeri Cezaevindeki arkadaşlarım ile ilgili yazmış olduğunuz çok değerli haberiniz.. 
Yayınlamış olduğunuz bu haberler ve bizlere vermiş olduğunuz destek için minnettarlığımı iletmek isterim. Sizler özgür dünyada bizlerin sesi oluyorsunuz ve yaşanan adaletsizliği tarihe not düşecek şekilde milletimize anlatıyorsunuz.
Gönül internet sitenizde yayınlamış olduğunuz tüm yazı ve haberlerinizi okumak ve birinci elden erişmek isterdi. 
Ancak ne yazık ki bu husus bulunduğum konum itibari ile mümkün değil. Bütün Türkiye’nin özgürce oy kullandığı bugün nasıl oy kullanmam ve vatandaşlık haklarımdan en önemlisi elimden alındıysa, sizin internet sitenize de ulaşma hakkım elimden alınmış durumda. 
Bu yaşıma gelmeme rağmen daha önce vatanıma, milletime hizmet gibi sebeplerden çoğu zaman seyirde, bazen de çalıştığım birliklerde nöbetçi olduğumdan oy kullanamamış birisi olarak, bu herhalde benim kaderim diye de düşünmekten kendimi alamadığımı da sizle paylaşmak isterim. Seçememek, ancak seçilenlerin kararlarına göre çalışmak; sonucunda da haksız yere, adalet yokmuşçasına yargılanarak ceza almak ne yazık ki biz kumpas mağdurlarının kaderi olmuş durumda.
Sizlere bunları yazarken şunu da bilmenizi isterim ki, yazdıklarım kesinlikle bir ümitsizlik veya moralsizlik göstergesi değildir. Kesinlikle o şekilde algılamayınız. 
Yazdıklarım her zaman arkasında durabileceğim, tüm doğallığıyla en basit düşüncelerimdir. Benim gibi genellikle el yazısı ile doğrudan en içten doğal düşüncelerini yazmayı tercih eden birisi olarak, bilgisayarda yazmamın sebebi ise size daha uzun bir mektup yazmak ve gerektiğinde daha iyi anlaşılabilecek eklemeleri yapabilmektir. 
El yazısı ile yazarken düşüncelerimin hızına yetişemediğim için istediklerimi tam ve kendimce gerektiği şekilde ifade edemediğimin farkındayım. 
Size yazdığım ilk mektubumda kendimi daha iyi ifade etmek ve böylelikle sizin de beni daha iyi tanımazı istedim. Sizin bizler için göstermiş olduğunuz çabaların karşılığını Hasdal’da bulunmam nedeniyle ancak kısmen de olsa bu şekilde ödeyebileceğimi düşünmekteyim.
Babamın size yazmış olduğu yazıda bahsettiği üzere ben her zaman çevremde çok sevdiğim mesleğimden olan insanların, olayların ve mekânların yer aldığı bir ortamda yaşadım ve büyüdüm. Bu durum ilk olarak benim meslek seçmemde de zannedersem önemli bir etken oldu.

Duvarlar Çatlardı...
Annemin söylediğine göre yeni konuşmaya başladığım dönemde bile bana büyünce ne olacaksın diye soranlara, deniz subayı olacağım diyormuşum. Bu hayalimi gerçekleştirmekten de dolayı mutluyum. En azından ülkemizde kaç kişiye nasip olacağını bilemediğim şekilde, 45 yaşıma kadar hayatımda hayal ettiğim mesleği yapabildim. Şimdi sadece anılarda kalan bu meslek yaşantımda yine hayal edebileceğim her şeyi elimden geldiğince en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Eğitim seviyemi geliştirmek için her fırsatı değerlendirdim. Bir deniz subayının hayali olan bir geminin komutanlığını yapabildim. 
Gemi komutanlığım esnasında güney yarım kürede seyretmek dahil bir çok ilkleri yapmak onurunu yaşadım. Bunların hepsi bana şimdilerde oldukça uzak gelen eskilerden unutulmaz güzel anılar. Bu görevlerimde milletimin yüzünü utandıracak bir olumsuzluğa sebep olmadığıma, milletimin bana emanet ettiği personelimin canına ve milletimin malına helal getirmediğime de her zaman şükrederim. 
Tabi ki şu anda yine milletim adına karar vermiş bir yargı sisteminden utandığımı ve milletimin bu yargı kandırmacasına nasıl geldiğini ve gerçekleri görmediğini de anlamakta güçlük çekiyorum.
Aslında burada bizler nasıl yargılandık, nasıl ceza aldık gibi konulara girmek niyetinde değilim. Bu davanın neresinden tutulursa tutulsun hem bana çok boş geliyor, hem de ne yazık ki adalet açısından adil bir sonuca ulaşamıyorum. 
Bunun sebebi ne yazık ki toplumumuzdaki bir kesimin, ben ne anlatsam baştan bizi suçlu ilan etmesinden ve gerçeklerle kesinlikle ilgilenmemesinden kaynaklanıyor. Herhalde boş duvara savunmalarımızı yapsak, duvar hep aynı gerçekleri duymaktan çatlardı. 
Ben ise şunu öğrendim bu yaşadıklarımdan; devletimizin adalet, güvenlik gibi kurumları herkesin bildiği ve kabul ettiği “güneş her gün doğudan doğar” dese bile, ne yazık ki ben dışarı çıkar bir bakar ve kendi gözümle görür, ondan sonra söylenene inanırım. 
Yani devletimizin adalet ve güvenlik kurumları tarafından söylenen hiçbir şeye kendi gözümle görmeden artık inanmam. Yıllarca sorgusuz sualsiz hizmet ettiğim devletim bana bu yaşta bunu öğrettiği. Ne yapacaksınız öğrenmenin yaşı yok.
Tabii son zamanlarda öğrendiklerim sadece olumsuz konular da değil. Bizlere destek veren ve daha önce hiç tanımadığım, varlığını dahi bile bilmediğim çok değerli insanlarla tanışmak gibi bir faydası da oldu. 
Bizler gibi işi ile evi arasında gidip gelmekten başka seçeneği olmamış kişiler için bu vatansever, kadir kısmet bilen insanlar ile tanışmak ve mektuplaşmak en büyük hediye. Asıl arkadaşlığı silah arkadaşı zannederken, arkadaşlığın ve insanlığın en dürüstünü ve en kadimini bu yaşa kadar kaçırmışım. Size diyorum ya öğrenmenin yaşı yok. Zararın neresinden dönülse kârdır.
Bizler burada olabildiğince iyiyiz. Burada bulunmanın sevinilecek bir tarafı olmasa da sizlerin üzülmesini gerektirecek bir durum da yok. 
Zaten üzülmek, bu üzüntüyü görünce sevinecekleri sevindirmemek için yapılmaması gereken bir davranış. Hem bizler ne yaptık ki sizler üzüleceksiniz. İnanın biz sizleri üzecek hiçbir şey yapmadık.
Size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk ve aydınlık günler dilerim.
Kısa bir denizci özdeyişi ile “düşmanınız mert, kılıcınız (*) keskin, pruvanız neta olsun.”
Saygılarımla. 30 Mart 2014. Hasdal
(*) Sizin için kılıç yerine “kaleminiz” diyebiliriz.

Mehmet Cenk DALKANAT 
Deniz Kurmay Albay







































NOT 1:
Bu davalarla ilgili olarak, bana gerek telefonla ulaşan ve gerekse bilgi belge göndererek katkı koyan tüm asker ailelerine, yakınlarına teşekkür ediyorum... Biliniz ki, ben sadece mesleki, toplumsal ve bireysel sorumluluklarımı yerine getiriyorum... Mesleğimi yapmaya çalışıyorum, diğer duyarlı ve sorumlu meslektaşlarım gibi...

NOT 2:
Bu konularla ilgili diğer yazıları okumak için tıklayın.






* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Afganistan, Amerika, Angola, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fas, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Haiti, Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Mısır, Moldova, Monako, Libya, Litvanya, Lübnan, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Panama, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayvan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…

Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, 
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...




altay@vecdialtay.net








BU SİTE, BASIN MESLEK İLKELERİNE, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE 
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...

BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI KAYNAK GÖSTERMEK KOŞULUYLA
PAYLAŞABİLİR, ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder