Günün sözü :
YÖNETİCİLER, iktidara saltanat sürdürmek için değil,
millete hizmet için gelmişlerdir. Ulusa karşı olan görevlerini kötüye
kullandıkları taktirde, şu ya da bu biçimde ulusal iradenin kendi haklarında
vereceği kararla karşılaşırlar. Ulus tarafından, ulus adına devleti yönetmeye
yetkili kılınanlar, gerektiğinde ulusa hesap vermek zorunda olduklarını
bilmelidirler…
Mustafa Kemal ATATÜRK
Başbakan arıyorum…
BU ülkede
yaşayan bir gazeteci ve bir vatandaş olarak
Ben artık,
“Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket
haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma,
Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime,
Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa
zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma,
dinim, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim.” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Sana mı
kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o
olur…” dem eyen
bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Referansımız
islamdır. Tek hedefimiz islam devletidir…” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Tutturmuşlar
laiklik elden gidiyor. Yahu, bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek!...” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Demokrasi
bizim için bir amaç değil, araçtır… Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir, yalan koskoca bir yalan… Ben ülkemi pazarlamakla
mükellefim…” dem eyen
bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Demokrasi
bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz…” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Her 10
Kasım'da sap gibi dikilmenin gereği yok. Sen ne mutlu Türküm dersen o da ne
mutlu Kürdüm der…” dem eyen
bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Senin
oğlun da işsiz kalsın… Sen kimsin ya... Yırtık dondan çıkar gibi çıkma… Babalar gibi satarız… Parayı
veren kızımızı da görür… Şimdi fişleme
sırası bizde...” dem eyen
bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“BOP
eşbaşkanıyım ben… Kürt kadınlarını
kuma yapın…. Artistlik yapma lan… Bu millet
size mi çalışacak… Askerlik yan gelip yatma yeri değildir… ” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Oğlumunki gemi değil, gemicik... Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor…” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
“Benim
servetimi araştıranlar şimdi Silivri'de... Ben bu davanın savcısıyım…” dem eyen bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
Kadınların nasıl
ve kaç tane doğuracağına ve kadınların apış arasına karışmayan, halkına,
gençlerine güvenen, bacak kadar çocukların ders kitaplarının arasına fotoğrafını
ve mesajını koymayan bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
Vatanını
seven, cumhuriyete, laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan, bunları savunan, gelenekselleşmiş olan bir takım toplumsal ve devlet değerleri ve de anlayışları
ortadan kaldırmayan, sadece yandaşlarını değil, herkesi kollayan ve koruyan bir başbakan arıyorum...
Ben artık,
Toplumu bölmeyen, ayrımcılık yapmayan, din üzerinden rant sağlamayan ve siyaset yapmayan, dini kurallara göre ülkeyi yönetmek istemeyen, Allah ile kul arasına girmeyen, bilime inanan ve geliştiren, doğaya ve öğretmenlere saygılı ve de duyarlı bir başbakan arıyorum...
Ben artık,
Siyasi birikimi, kültürü, nezaketi, ahlakı olan, muhalefet partilerine, emeğe ve insan haklarına saygılı, dünyada saygı gören, siyasi itibari olan bir başbakan arıyorum...
Ben artık,
Hak isteyenleri sokağa dökmeyen, halkına biber gazı ve TOMA'larla ilaçlı su sıkmayan, polise dövdürtmeyen ve işkence yaptırtmayan, kötü davranan memurlara ve yöneticilere hesap soran, entelektüel, sanatı ve sanatçıyı seven, TV dizilerine karışmayan bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
Toplumu bölmeyen, ayrımcılık yapmayan, din üzerinden rant sağlamayan ve siyaset yapmayan, dini kurallara göre ülkeyi yönetmek istemeyen, Allah ile kul arasına girmeyen, bilime inanan ve geliştiren, doğaya ve öğretmenlere saygılı ve de duyarlı bir başbakan arıyorum...
Ben artık,
Siyasi birikimi, kültürü, nezaketi, ahlakı olan, muhalefet partilerine, emeğe ve insan haklarına saygılı, dünyada saygı gören, siyasi itibari olan bir başbakan arıyorum...
Ben artık,
Hak isteyenleri sokağa dökmeyen, halkına biber gazı ve TOMA'larla ilaçlı su sıkmayan, polise dövdürtmeyen ve işkence yaptırtmayan, kötü davranan memurlara ve yöneticilere hesap soran, entelektüel, sanatı ve sanatçıyı seven, TV dizilerine karışmayan bir başbakan arıyorum…
Ben artık,
Herşeye burnunu sokmayan, karışmayan, haddini bilen, özgürlükleri kısıtlamayan, vatandaşın yaşam anlayışı ve biçimine karışmayan, abuk subuk yasaklar koymayan, her uygulama için "halk istiyor" demeyen, dem okrasiyi
bilen ve içine sindirmiş olan, gazetecilere ve yazarlara, siyasi ve
devlet baskısı yapmayan, davalar açmayan bir başbakan arıyorum…
Kısacası ben artık bu
ülkede,
Başbakan
arıyorum Başbakan…
Diyojen’in de dediği gibi,
“Adam arıyorum
adam!…” ve de
Adam gibi bir Başbakan…
Yeter artık…
DEMOKRATİKLEŞME
Paketi’nden sonra, adliye, yargı,
emniyet işlerinde ve ilişkilerinde çok
ciddi hızlanmaların yaşandığını, görüldüğünü
ve buna da şaşırdığımızı söyleyebiliriz…
Öyle ki, mesela savcılığa bir suç duyurusu yaptığınızda, savcılık hemen harekete geçiyor ve verdiği talimattan sonra suç duyurusu yapılan kişinin ifadesini almak üzere
polis, en geç bir saat içinde eve
kadar gelebiliyor...
Tabii bu, suç duyurusu yapacak olan kişinin eğer siyasi kimliği varsa geçerli
oluyor ne yazık ki...
Örnek mi?
AKP Genel
Başkan Yardımcılarından Nükhet Hotar,
gazeteci Süleyman Gencel’in hakkında
feysbuk’ta bazı yazılar yazması
üzerine savcılığa suç duyurusunda
bulunur. Savcılık ve polis hemen harekete
geçer ve gazetecinin evine gider.
Hem de suç duyurusunda bir saat sonra…Tutanaklar tutulur ama iş bitmez... Ardından da savcılık talimatıyla aynı gün evi aranır...
Meslektaşımız Gençel’in evinde yapılan bu aramayı, arama şeklini ve arama sonucu bilgisayarına, cep
telefonuna el konulmasını şiddetle
kınıyorum.
Gençel’i şikayet eden kişinin, mevcut iktidarın Genel Başkan Yardımcısı olması, durumu daha da vahim hale getirmiştir.
“Basına karışmıyoruz. Baskı yapmıyoruz. Herkes
istediğini yazıyor. Ülkemizde basın hürdür” gibi içi boş açıklamalar
yapan iktidarın ve üyelerinin, artık hiçbir
eleştiriye tahammülünün kalmadığı
ve ellerine geçen her fırsatı ganimet zannederek dava açmaları, gazeteciler üzerinde uygulanan baskının son örneğidir.
Türkiye, ne
yazık ki; gazetecisini en çok
sorgulayan, gazeteci hakkında davalar açılan ve gazetecisi tutuklu
bulunan ülkeler sıralamasında dünyada
birinci sıradadır.
Meslektaşıma yapılanlar, gazetecilere gözdağı vermenin, artık
iktidarın olağanlaşan ve gelenekselleşen bir tavrı olsa da, bizim açımızdan olağan karşılanması asla mümkün olmayan ve her platforma anlatılacak olan kötü bir örnektir.
İktidar ve üyeleri, yandaş gazetecilerden sonra şimdi de, yürekli, kalemini satmayan gazetecilerin kalemlerine de anlamsız bir ısrarla, insafsızca ve baskıyla mürekkep doldurma çabası içindedir.
İktidar ve üyeleri, yandaş gazetecilerden sonra şimdi de, yürekli, kalemini satmayan gazetecilerin kalemlerine de anlamsız bir ısrarla, insafsızca ve baskıyla mürekkep doldurma çabası içindedir.
Ama bilinmelidir ki, doldurulmak istenen o mürekkep, ne yazık ki çok kirli bir mürekkeptir…
Yeter artık…
Güzellik, çirkinlik…
BİR gün, güzellik ve çirkinlik bir deniz kıyısında karşılaşınca “Haydi denize girelim” dediler.
Giysilerini
çıkartıp suda yüzdüler.
Bir süre
sonra, çirkinlik kıyıya
dönüp güzelliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti.
Güzellik
de denizden çıktı ama giysilerini bulamadı.
Çıplak
olmak utandırıyordu onu.
Çaresiz çirkinliğin giysilerine
büründü ve kendi yoluna gitti.
O gün
bugündür insanlar,
onları birbirine karıştırır.
Ancak
içlerinde güzelliği
önceden görmüş kimileri vardır ki, giysilerine bakmaksızın tanırlar onu.
Ve
yine çirkinliği iyi bilenler gözlerinden tanır çirkinliği.
* İNANIR MISINIZ, yıllar sonra Ajda Pekkan’ı seveceğim hiç aklıma
gelmezdi… Neden mi? Şarkısının sözlerindeki muhteşemliğe bir bakar
mısınız?
" Hiç rahat yok mu bana, şu yalancı dünyada. Kimin ne hakkı var ki, karışır hayatıma.
Hesap soramaz bana, kim çıkarsa karşıma. Kimin ne hakkı var ki, karışır hayatıma.
Hür doğdum hür yaşarım, kime ne kime ne. Kölemiyim sana ben, sana ne sana ne.
Zararım kendime, kime ne kime ne. Sen bak kendi derdine, sana ne sana ne..."
* MUHAFAZAKAR, toplumun değişmesine karşı
direnç gösteren sağ kanat siyasi ideolojidir… Demokrat ise, Özgürlüğü kendine
referans alan, özgürlüğü ve hakların karşısındaki insanlara da aynı ölçüde
sunulmasını isteyen, buna çabalayan ve bundan rahatsız olmayan kişidir… Demek
ki, muhafazakar demokrat parti ve insan olunamaz… Olduğunu zannedenlere
duyurulur…
* İKTİDARIN, İleri demokrasi adına yaptıkları, İslami
Faşizmden başka bir şey değildir…
* HABER şöyle: "...Erdoğan, Aydınlar’a fark atarak Fenerbahçe Başkanlığına seçilen Yıldırım’ın banka vaadi için, "Bu kadar borçla bu izni sana kim verecek", marina ve AVM vaadi için de, "Projeni çizdin mi, bakanlıktan gerekli izni, onayı aldın mı..." Bu tehdit kokan açıklama, spora siyasetin en üst düzeyde karıştığının ve de karıştırıldığının en somut kanıtıdır…
* FRANSA'nın sanat ve edebiyat
şövalyelik nişanı Ajda Pekkan'a
verilmiş... Tebrik
ederiz… AB Bakanı Egemen Bağış da, "Bu sayede AB'yle bağımız güçlenecek" demiş... Bu
ve benzeri nişanları, madalyaları Yaşar
Kemal, Zülfü Livaneli,
Fazıl Say gibi sanatçılarımız alırken nerelerdeydiniz? Onlarla
AB ile bağlarımız güçlenmemiş miydi
sayın bakan? Eğer AB bağımız Ajda ile güçlenecekse...
* BAŞBAKAN, “İzmir’i alacağımıza inanıyorum…” demiş… Ben de
inanıyorum ama, alamayacağınıza…
* GAZETECİ Nazlı Ilıcak, “AKP’ye
oy verdiğim için utanıyorum…” demiş…
Valla ben vermediğim için, hiiiç utanmıyorum…
*ANKARA Valisi’ne buradan ihbarda ve şikayette bulunuyorum: En son, geçtiğimiz hafta sonu Kızılcahamam’da kızlı erkekli istişare ve değerlendirme toplantısı yapıldı… Hem de bir otelde…
*ANKARA Valisi’ne buradan ihbarda ve şikayette bulunuyorum: En son, geçtiğimiz hafta sonu Kızılcahamam’da kızlı erkekli istişare ve değerlendirme toplantısı yapıldı… Hem de bir otelde…
* KERHEN vekil olanların, “Yürütme”yi nasıl kullandığını gördükçe
şaşırmıyor, hayretle izliyorum… Sanırım, cahil cesareti bu olmalı…
* BAŞBAKAN'IN kızı, eski Meclis Başkanlarından Hüsamettin Cindoruk için, “Seviyesiz…” demiş… Dedesi yaşındaki bir insana bunu
söyleyen kişinin, kimi örnek aldığı belli olmuyor mu? Halk arasında, “Anasına bak…” derler… Şimdi de…
* BİRİLERİ yine, abuk
subuk konularda gündem belirlediğini zannediyor… Konuşmaya ve yorum
yapmaya bile değmez…
* AKP MYK, MYK, MDK ve DHK ve TBMM Grup
Toplantısı'nda, kızlı erkekli toplantılar yapılıyor...
* KARŞIYAKA Belediye Başkanı olma sevdasından ve
saplantısından bir türlü kurtulamayan CHP
İzmir İl Başkanı Ali Engin, “Genel
Başkan kimseye senin adaylığın garanti demez. Bende istifa ettikten sonra diğer
adaylarla eşit koşullarda değerlendirilmemi isteyeceğim. Genel Başkan'ın bu
demokratik hakkıma engel koyacağını sanmıyorum…” demiş… Sormazlar mı adama, neden 2 Eylül’de istifa etmedin? diye… Ayrıca, seçim atmosferine
girildi. İl Başkanı olarak sen partini seçimlere nasıl hazırlıyorsun? İzmir
garanti diye mi düşünüyorsun yoksa?
* ULUSAL
Kurtuluş Savaşımızın önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 75.
yılı nedeniyle, 11 Kasım 2013 tarihli sayımızı, 35LİK ATATÜRK ÖZEL SAYISI
yapacağız.
Sizlere o gün; İzmir, Saraybosna, Srebrenica, Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Karadeniz Ereğli, Kuşadası, Çiğli ve Muğla gibi ülke ve kentlerde
tarafımdan açılan ve belki de hiçbir yerde görmediğiniz Anıtkabir Sergisi’nin
tüm detaylarını fotoğraf olarak yayınlayacağız.
Siz de bu özel sayımızda paylaşmak istediğiniz yazı,
fotoğraf, şiir gibi çalışmalarınızı gönderebilir, katkıda bulunabilirsiniz…
* ERZİNCAN Üniversitesi'nde okuyan ve
geleceğin öğretmeni olacak gençlerin, Topluma Hizmet dersi ödevi olarak, aşağıda fotoğrafını gördüğünüz köy okulunun bakım-onarım dahil her türlü ihtiyacını
giderme çabasına içindeler...
Yüreği güzel gençlerle birlikte bu köy okulunun ihtiyaçlarının giderilmesine sizler de destek vermek isterseniz, proje sorumlusuna ulaşmanız yeterli olacaktır.
Proje sorumlusu Anıl Gizem Peker Togay şöyle diyor: "Okulun adı, Hancıçiftliği İlköğretim Okulu Erzincan'a bağlı bir köy okulu. Merkeze çok uzak değil ama buraya yatırım yapılmamış. Birleştirilmiş sınıfda okuyan 21 öğrencisi var. Okula boya badana yapılacak perdeleri sıraları bahçesi yenilecek. Bu konular için buradaki sponsorlardan malzemeleri aldık. Bunların dışında altından kalkamayacağımızı düşündüğümüz konu pencereler ve ahşap dış kapıları. İçerisi çok soğuk alıyor ve bunu için de maddi yardım bekliyoruz. Toplanılan maddi yardımla toptan alım yapmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda dışarıdan özellikle okuma kitabı da kabulümüzdür. Bu faaliyetler için en azından sponsorlar için süremiz 17 Kasım... Bizi yalnız bırakmayın lütfen... Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için... Sevgiyle kalınız..."
Anıl Gizem Peker Togay 0 544 965 4146
Yüreği güzel gençlerle birlikte bu köy okulunun ihtiyaçlarının giderilmesine sizler de destek vermek isterseniz, proje sorumlusuna ulaşmanız yeterli olacaktır.
Proje sorumlusu Anıl Gizem Peker Togay şöyle diyor: "Okulun adı, Hancıçiftliği İlköğretim Okulu Erzincan'a bağlı bir köy okulu. Merkeze çok uzak değil ama buraya yatırım yapılmamış. Birleştirilmiş sınıfda okuyan 21 öğrencisi var. Okula boya badana yapılacak perdeleri sıraları bahçesi yenilecek. Bu konular için buradaki sponsorlardan malzemeleri aldık. Bunların dışında altından kalkamayacağımızı düşündüğümüz konu pencereler ve ahşap dış kapıları. İçerisi çok soğuk alıyor ve bunu için de maddi yardım bekliyoruz. Toplanılan maddi yardımla toptan alım yapmayı düşünüyoruz. Aynı zamanda dışarıdan özellikle okuma kitabı da kabulümüzdür. Bu faaliyetler için en azından sponsorlar için süremiz 17 Kasım... Bizi yalnız bırakmayın lütfen... Birimiz hepimiz için, hepimiz birimiz için... Sevgiyle kalınız..."
Anıl Gizem Peker Togay 0 544 965 4146
Garip Yörük - Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği ve
Fotopya Fotoğraf Sanatı Portalı tarafından düzenlenen
Kente Karşı
İşlenen Suçlar Yarışması birincisi
|
* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere;
Amerika, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Belçika,
Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Cezayir, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Hollanda, Irak, İngiltere, İspanya, İsviçre, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Makedonya, Norveç, Portekiz, Rusya, Sırbistan, Suudi
Arabistan, Ukrayna ve Yunanistan'da yaşayan
ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza
teşekkür ederiz..
* Değerli 35LİK okurları,
26 Eylül tarihinden itibaren daha aktif olarak, her
hafta Pazartesi ve Perşembe günleri yayınladığımız 35LİK sayfamızın, yaklaşık 1.5 aylık süre içinde okunma/takip edilme sayısı 14 bini geçti...
Gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederiz….
Gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ederiz….
Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir,
paylaşabilirsiniz...
altay@vecdialtay.net
BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...
BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR,
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...
Ayılmak için dopdolu bir 35'lik... Uyanmayan kalmasın
YanıtlaSilYüreğine, kalemine sağlık can arkadaşım Vecdi...
Sevgili ustam..
YanıtlaSilyeni bir gün sabahında.yazınızı okuyarak içim
aydınlandı...Başbakan
istiyorum
yazınıza..karşılık
paylaşmak istediğim
bazı düşüncelerim
var.günlerdir bende bu
konu üzerine bir
arayışlar
icerisindeyim..memleketi
miz. büyük kaoslar
içerisinde..bu
memleketin..Değerli
isimleri..yürekleri
var...kendine güvenip
yeter artık..deyip niye..bir
parti kurup da.
tepkili olan bu
çoğunluğu yanına alıp.
ortaya
çıkmıyor...örneğin..hem
en bu yerel seçimlerden
sonra..adam gibi bir
adam...görsel ve de
yazılı medyada . Cok
degerli isimler var
mesala..bunlardan
biri..konuşarak.. halkı
uyandırma yerine...Parti lideri olarak o kitleyi sahiplense..o kitle
dediğim bizler de...adam gibi adam diyerek
oyumuzu guven huzur icinde vererek..bazılarını
Bu gelecek. Genel. Secim ler de...tarihten
sileriz..yanlış mı... eksik
mi .düşüncelerim..
düşünuyorum.....zaman
.zaman..eski bir
siyasetçi olan eşime
diyorum ki...imkan ve de
zaman olsa..da..biz kursak bir parti...Halkın..temiz..iyi bir isme ve de partiye ihtiyacı var..oy verilecek kimse yok...olmadığı icinde..kısır döngüsü icinde..boğuluyoruz...arkamız da..medya destegi
olacagini bilsem..don Kişotluga ben bile..soyunurum.yani..o derece..
.