Günün sözü:
BİR insan, treni kaçırırsa; başka bir tren
gelir onu alır… Bir ulus treni kaçırırsa; başka bir ulus gelir onu alır...
Özdemir Asaf
Ulusal duyguya ırkçı yaftası vurmak…
CUMHURİYET Halk
Partisi Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler ’in,
son açıklanan dem okratikleşme paketiyle ilgili olarak
yaptığı açıklamaları yakından
biliyorsunuz.
![]() |
Prof.Dr.Birgül Ayman GÜLER |
“ AKP Hükümeti
Bu and metninde “Türküm” deniyor; “varlığım Türk varlığına armağan olsun” deniyor; “Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyeceğim” deniyor. Bu sözler siyasal iktidarı elinde tutan dinci millet/ümmet siyasetiyle, iktidarın müzakere ortağı etnikçi halk/milliyet siyaseti tarafından ”ırkçı” diye yaftalandı.
Bu yaftalama basit bir işlem değildir. Birincisi, ırkçılık insanlık suçudur; “andımız” üzerinden Cumhuriyet rejimi ve Atatürk milliyetçiliği “ırkçılık”la karalanmak istenmiştir. İkincisi, karalanan bilinç, bizi anti-emperyalist kalkınma mücadelesinde mevzi ve araç yoksunu kılıp zayıflatmaktadır. Bir insan topluluğunun ulus olarak örgütlenmesini sağlayan dört özellik vardır; dolayısıyla onu ortadan kaldırmak için de kullanılabilecek dört saldırı noktası vardır: Bir ulusal varlığı yok etmek için ulusun (1) dil birliğine, (2) toprak birliğine, (3) iktisadi yaşam birliğine, (4) duygu ve bilincine saldırılır. “Andımız” ulusal duygu ve bilincin somut belgesidir. "Andımız”ın kaldırılması, ulusu çözme operasyonunda dördüncü özelliğe yönelik bir saldırıdır. Bizim gibi, varlığını bağımsızlık savaşıyla kazanmış halklar bakımından “ulus bilinci” bugün ve gelecek için kritik öneme sahiptir. Bu saldırı, küresel gericiliğin yerli işbirlikçileriyle yürüttüğü Büyük Operasyon'un bir parçasıdır.
Delikanlılığını 1930’lu yıllarda geçirmiş bir “kişisel tarih”in 1969 yılında sarf ettiği aşağıdaki sözler, bu saldırının anlamını derinlemesine kavramamıza çok yardımcıdır:
Bu sözler bize gösteriyor ki, ulusal duygu ve bilinci,
insanlık suçlarından biri olan “ırkçılık”la
yaftalamanın tek sonucu vardır: Kendi ulusal varlığını ezerek kendi gücüne
güvenmeye son vermek ve böylece emperyalizmin önündeki ulusal bendi kırmak
üzere içeriden gedik açmak.
“Andımız”ın kaldırılması, Tam Bağımsız Türkiye için sürdürdüğümüz direnişe indirilmiş darbeden başka bir şey değildir.
“Andımız”ın kaldırılması, Tam Bağımsız Türkiye için sürdürdüğümüz direnişe indirilmiş darbeden başka bir şey değildir.
Bu sözler kimin mi? Mihri Belli’nin…”
(Mihri BELLİ, “Türkiye’de Karşı Devrim”, 3 Aralık 1968, 1965-1970 Yazılar, Sol Yayınları, Haziran 1970, s. 95-97.)
Fıskiyeci…
ANKARA’nın sorunlarını çözmek ve belediyecilik adına yaşanan tüm kepazelikleri düzeltmek yerine, ODTÜ’ye gece baskınları düzenleyen, hazineye trilyonluk borçları bulunan fıskiye
takipçisinin şimdiki uğraşısı, haber
siteleri…
Sitelerin içeriğine,
yapılanmasına bakmadan, basın özgürlüğünü hiçe sayarak gazeteciler üzerinde baskı ve korku yaratmak amacı ile irili ufaklı haber sitelerinde bile (haber
kaynağı başka yerler olmasına rağmen), yayınlanan eleştiri haberleriyle ilgili olarak anında ihtarnameler
gönderen, davalar açan fıskiye takipçisi, belli ki büyük bir panik ve telaş içerisinde, sineğin yağının peşinde...
Elimde, kendisi Ankara’da
oturduğu halde, İstanbul’da oturan avukatı
aracılığıyla bir haber sitesine gönderdiği ihtarname
var.
Şöyle diyor ihtarnamede: “… Müvekkilim Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı olan Sayın İbrahim Melih Gökçek’e karşı hakaret, iftira
niteliği taşıması, kişilik haklarını ağır şekilde ihlal etmesi ve Müvekkilim şeref,
onur ve saygınlığını rencide etmesi sebebiyle…”
Gerçek olan bir
şey var. Hiç kimsenin, bir başkasının
şeref, onur ve saygınlığını rencide etmeye hakkı yoktur.
Önemli olan, şerefin,
onurun ve saygınlığın rencide
edilemeyeceği davranışlarda bulunmaktır.
Bilinmelidir ki, şerefli insanlarda şeref,
onurlu insanlarda onur ve saygın
insanlarda saygınlık vardır…
Yoksa öyle, mahkemelerden çıkacak olan olası kararlarla şerefli, onurlu ve saygın insan olunmaz, olunamaz ve de olunmuyor...
![]() |
Ahmet Taner KIŞLALI |
* İlk özel siyasi gazete Tercümanı Ahval çıkmaya başladı (1860)
* Federal Almanya'da sosyal demokrat Willy Brandt şansölyeliğe seçildi (1969)
* Profesör Mümtaz Soysal Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nca, Anayasaya Giriş adlı ders kitabında komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı (1972)
* Necmettin Erbakan Milli Selamet Partisi Genel Başkanı seçildi (1973)
* Afşin-Elbistan Termik Santrali açıldı (1984)
* Gazeteci, Vatan Gazetesi Köşe Yazarı Hikmet Bila’nın, aramızdan ayrılışının 2 yılı.

* Karun Hazinesi, 28 yıl sonra Türkiye'ye getirildi (1993)
* Birleşmiş Milletler, ilk genel toplantısını New York'ta yaptı (1946)
Şevket Özçelik için…
BİR söz vardır bilirsiniz:
Bazı insanlar vardır toprağa gömülür, bazı
insanlar da yüreklere…”
İşte bu söz, bir bayram günü yitirdiğimiz ve bugün de yıldızlara uğurlayacağımız, gazetecilerin ağabeyi, o güzel yürekli ve beyefendi insan Şevket Özçelik için söylenmiş sanki…
Kuşkusuz, kendisi ile anılarımız var. Yeni Asır Gazetesi’nde
yayınlanan, Reis Bey adlı dizi
yazımın hazırlık aşamasında geçirdiğimiz günleri, Karşıyaka Rotary Kulübü’ne konuşmacı olarak davet edilmem için verdiği desteği, beni gazeteye alma konusundaki isteği ve gayretleri, hafızamın en güzel yerlerinde duruyor hala…
Trabzonlu gazeteci, değerli ağabeyim/meslektaşım Hikmet Aksoy, haberi benden aldığında
çok üzülmüş ve hemen bir yazı yazmıştı. Aksoy’un yazdığı yazıyı burada
paylaşmak istedim:
“
Bayram
gününde acı yaşamak...
Kaderde bu da varmış. Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'ndeki bayramlaşmadan sonra eve
dönüşümde acı haber geldi:
Şevket
Özçelik’i yitirdik….
Şevket Özçelik'le 1970'li yıllarda Yeni Asır'ın Trabzon muhabiri iken tanışmıştım.
1980'li yıllarda Trabzon basınından kopup İzmir'e giderken vedaya
gelen gazeteci arkadaşım/kardeşim Vecdi Altay 'a Yeni Asır gazetesinde Şevket Özçelik'e uğramasını, selam, sevgi ve
saygılarımı sunmamı rica etmiştim.
Gazeteci arkadaşım/kardeşim Vecdi Altay veriyordu acı haberi:
-
Abi, Şevket (Özçelik) Abiyi kaybettik, derken ses tonu alabildiğine acılı duygularla
doluydu.
Usum hemen 1980'li yılların başlarına akıp gitti.
Trabzon'da Karadeniz gazetesinin kuruluşunda bulunup
sonra "ayak oyunları" ile dışlanan, Trabzon'a ilk ofset matbaayı getiren
M. Naci
Özkan
bir "Bölge gazetesi" çıkarma kararı verdiğinde oluşturulacak kadronun
başında beni görmek istediğini söylediğinde nicedir beklediğim fırsat doğmuş,
düşlerimin gerçek olacağına sevinmiştim.
"Bölge
gazetesi" yayımlamak öyle her babayiğidin işi değildi. Önceleyin bu konunun en
başarılı örneği İzmir'de yayımlanan asırlık yayım hayatı ile Yeni Asır gazetesi idi.
M. Naci Özkan'a Yeni Asır'ı, onu örnek alarak yola çıkmamızın isabetli olacağı
ve başarı getireceği konusunu anlattım.
Rakip görülmeyeceğimizden Yeni Asır'ın bize yardımcı olacağını, orada tanıdığım gazeteciler
bulunduğunu söylediğimde, "- Haydi, İzmir'e gidiyoruz" dedi.
YENİ ASIR'in başında o dönem Şevket Özçelik bulunuyor ve en başarılı dönemini yaşıyordu. Gazetecilikteki
başarıları örnek gösteriliyor, bölgesel bazda satış rekorları kırıyor, Türkiye'de ofset tekniğini en
ileri aşamada, çağdaş anlamda kullanıyordu.
Trabzon'da bir "Bölge gazetesi" çıkarmak
istediğimizi Şevket Özçelik'e telefonla bildirmiştim.
Yeni Asır'daki ilk toplantıda Şevket Özçelik'in
anlatımı sonrasında gazetenin sahibi Dinç Bilgin "- Niçin yardım
yapmayalım ki..."
dediğinde sevinçten uçacak oldum adeta. Sayan Sokullu, Özdem ir
Hazar da
Karadeniz'de de bir Yeni Asır örneği gazetenin çıkması gerektiğini
söylemişlerdi.
Sonuçta, Şevket Özçelik'in önerilerine Dinç Bilgin ve oradaki kurmaylar olumlu bakınca,
Yeni Asır'ın teknik anlamda yardımı yanında, Ankara Bürosu'ndan Muammer Yaşar Bostancı'nın yazılarını kullanacak,
ayrıca Ankara haberlerini de muhabir Cavit Tuna Kuzey Haber'e bildirecekti.
Yeni Asır'ın Kadın, Moda, Çocuk, ekonomi sayfalarını
aynen kullanabilecektik.
Bundan
daha büyük yardım mı olurdu?
Ama bizim de hedefimiz ikinci bir Yeni Asır olmaktı.
Bir sabah gazeteye geldiğimde arkadaşlar İzmir'den arandığımı söylediler. Hemen telefonla
nedenini sordum. Şevket Özçelik, THY uçağının Trabzon'a inişe
geçtiğinde Çarşıbaşı bucağına bağlı köyde kanatlarının taflan ağaçlarını biçtiğini,
yolcuların büyük tehlike atlattığını söyledi. Ardından olayın haberini ve renkli fotoğraflarını istediğini söyledi. Gereğini
yaptım. Ertesi gün uçakla gelen Yeni Asır'da bir bölge gazetesinin
gerektiğinde habercilikte nasıl bir duyarlılık göstermesi gerektiğini öğrendim.
"Bölge
gazeteciliği" konusunda Yeni Asır ve onu hazırlayan Şevket Özçelik öğretmenim oldu hep.
Şevket Özçelik Karadenizli bir gazeteci duayendi.
Samsun/Bafra'lı idi.
O bir
güzel insandı.
Sevgi ve Rahmet duygularıyla anıyor, son yolculuğunun
aydınlık olmasını diliyorum…”
Güle güle Şevket Abi…
Görüşmek üzere…
* AKP İzmir
Milletvekili Rıfat Sait, “Ben hiçbir
şeyi unutmam” dem iş… Valla biz de, özellikle cumhuriyet, dem okrasi, laiklik, yargı konusunda sizin
yaptıklarınızı hiç unutmayacağız… Bundan emin olabilirsiniz…
* FAŞİSTLER, geceyi ve karanlığı çok sever. Çünkü hava pusludur… Pusu kurmak için idealdir ve hemen pusu
kurarlar… Aynı ODTÜ’de olduğu gibi…
* ODTÜ’de yaşanan doğa katliamından sonra, İ.Melih Gökçek şöyle demiş: “Arkadaşlar bana da sürpriz yapmış...” Sen daha sürpriz görmemişsin. Asıl sürprizi sana, 2014 seçimlerinde partin ve halk yapacak… Bekle, az kaldı…
* HABER şöyle “Bütçeden istihbarata rekor pay ayrıldı. MİT’in 2014 ödeneği 1 milyar 58 milyon lirayla Başbakanlık’tan 125 milyon fazla…” Bu kadar dev bütçe, nereye, neden ve nasıl harcanır bilinmez ama,dem ek
ki Türkiye tehlike altında. Dolayısıyla, bu ülkede yaşayan vatandaşlar da…
* ODTÜ’de yaşanan doğa katliamından sonra, İ.Melih Gökçek şöyle demiş: “Arkadaşlar bana da sürpriz yapmış...” Sen daha sürpriz görmemişsin. Asıl sürprizi sana, 2014 seçimlerinde partin ve halk yapacak… Bekle, az kaldı…
* HABER şöyle “Bütçeden istihbarata rekor pay ayrıldı. MİT’in 2014 ödeneği 1 milyar 58 milyon lirayla Başbakanlık’tan 125 milyon fazla…” Bu kadar dev bütçe, nereye, neden ve nasıl harcanır bilinmez ama,
* DIŞİŞLERİ Bakanı, MİT
Müsteşarı için, “Gün Hakan Fidan’a sahip çıkma günüdür” dem iş... Bizce gün, Hakan Fidan’a değil, Cumhuriyete,
Demokrasiye, Laikliğe, Atatürk ilke ve devrimlerine ve de bu ülkeye sahip çıkma günüdür…
* İKİ pilotun
serbest bırakılmasına sevinmemek mümkün değil… Ancak, gezi olayları
sırasında hayatını kaybedenlerin ve yaralananların ailelerine baş sağlığı ve geçmiş olsun bile dem eyen
bir başbakanın, uçağın içine kadar
girerek pilotları karşılaması anlaşılır bir şey değil… Yoksa bu pilotlar da, başbakanın %50’sinde mi yer alıyor acaba?
* POLİS Sandığı tarafından emniyete iki araç hibe edilmesi üzerine bir polis, feysbuktaki haberin altına sadece "Maşallah" diye yazmış ve hakkında soruşturma açılmış... Ne günlere kaldık... O soruşturmayı açanlara da "Maşallah..." Hem de 41 kere Maşallah...
* HELAL gıda, helal et, helal kazançtan sonra, Türkiye’nin ilk “helal seks shop”u açılmış… İktidar bu duruma ne diyecek bilmiyorum ama, desenize, din üzerinden ticaret sekse kadar uzandı… Sizi gidi, aklı fikri apış arasında olan din tüccarı uyanıklar sizi…
* POLİS Sandığı tarafından emniyete iki araç hibe edilmesi üzerine bir polis, feysbuktaki haberin altına sadece "Maşallah" diye yazmış ve hakkında soruşturma açılmış... Ne günlere kaldık... O soruşturmayı açanlara da "Maşallah..." Hem de 41 kere Maşallah...
* HELAL gıda, helal et, helal kazançtan sonra, Türkiye’nin ilk “helal seks shop”u açılmış… İktidar bu duruma ne diyecek bilmiyorum ama, desenize, din üzerinden ticaret sekse kadar uzandı… Sizi gidi, aklı fikri apış arasında olan din tüccarı uyanıklar sizi…
* Atatürk’ün söylev’i Bağımsızlıkçıdır.
Aydınlanmacıdır. Antiemperyalist’dir ve Antikapitalist’dir. Yenilikçidir.
Atatürk’ün temel ilkesi 1923 İzmir İktisat Kongresi’nin esaslarına uygun
olarak; Türk Ulusunun Onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşaması ve
yaşatılmasıdır. Şayet; engellenmek istenilen birlik ve beraberlik içinde
yeniden canlandırılmasını istiyorsak, Atatürk’ün Söylev’ini mutlaka okumamız ve
adeta bir ders kitabı gibi okutturmamız gerekmektedir. Günümüzde daha da büyük
önem kazanan Söylev’imizin 86’ncı Yıl Dönümü kutlu olsun.
Sancar Maruflu’ya
teşekkürler…
* Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bir devlette onlar sayesinde özgürce yaşayarak ve yine onlar sayesinde müslüman olan kişiler nasıl olur da bu şekilde konuşur ve davranırlar anlamıyorum . ATATÜRK ve arkadaşları sizleri özgür bırakarak mı hata yaptılar? Müslüman olarak yaşamanıza izin vererek mi hata yaptılar? Sizi siz yaparak mı hata yaptılar? Nedir yani…
Ünal Tercan’a teşekkürler…
* Artık girilmedik odamız, incitilmeyen duygumuz, aşağılanmayan değerimiz,yok sayılmayan geçmişimiz kalmadı. Hükümet ve muhalefet elele verdiler ve bir karşı cephe yaratma peşine düştüler.. Sonunda başarılı oluyorlar. Kendimizi marjinal hissetmemiz için her türlü ortam yaratıldı. Biz Türkler, artık "öteki" oluyoruz... Eğer bu duygu bizde oturmaya başlarsa sistemle olan kavgamız çok keskinleşecek... Balıklarla karıncalar... Av ile avcı yer değiştirecek... Evimize giren hırsız, ırz düşmanı, eli kanlı katille yüzleşme zamanı gelecek... Ya savaşacağız ya yok olacağız...
Rana Pamir’e teşekkürler…
* Atatürk yaptı diye bu alfabeyi istemeyenler keşke, “Bu vatanı Atatürk kurtardı, burada yaşayamam” diyebilse…
Burak Çetinkaya’ya teşekkürler…
* “Küçükken nasıldı?" diye sordu
anneme. "Küçükken
yaramazdı" dedi annem. Tebessüm etti. "Doğru
mu ?" dedi gözlerime bakarak... "Doğru dedim" ve aynen tekrarladım annemin sözlerini: Küçükken
yaram azdı...
Şener Akdem ir’e
teşekkürler…
* ODTÜ'de öğrencilerin tatilde olduğu bir
günde, AKP zihniyeti kalleşçe ODTÜ'ye girerek ağaç katliamına başladı. Yalnız
ağaç katliamı mı? Tabi ki değil, bu ağaçlarda yaşayan yüzlerce hayvan türü de
katledildi. Nerede bu bebek katilinin odası 15 cm büyütülsün diye dünyayı
ayağa kaldıran AB ve onun destekçileri. Hadi anladık insan haklarından bir habersiniz. Hiç olmazsa ODTÜ ormanında yaşamlarını sürdüren yüzlerce tür
hayvanların haklarına saygılı olun. AKP'nin
anayasa referandumuna, tanıdığım birçok ODTÜ'lü olmakla övünen 'yetmez ama
evet'çiler zil çalıp oynasınlar, bulabilirlerse bir yerlerine kına yaksınlar.
Abdurrahim Sercan’a teşekkürler…
* Her insan mutlu olamaz... Çünkü; gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce
yaşar bugünü... Her insan mutlu
olamaz... Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden
daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri. Ve asla
göremez yanı başındakileri...
Derin Akay’a teşekkürler…
![]() |
Bu çamaşır makinesi, elektriği, suyu, yolu, işi, aşı olmayanlara iktidar tarafından dağıtılan makine olmasın? |
35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; ABD, İngiltere, Rusya, Almanya, Belarus, Ukrayna, Avusturya, Avustralya, Bosna Hersek, Yunanistan, Belçika, Sırbistan, Fransa, Makedonya, Kanada, Hollanda, Güney Kore, Japonya, Irak, İspanya, Portekiz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Azerbaycan, Cezayir ve İsviçre'de yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz...
Yorum, istek ve önerilerinizi
yazabilir, paylaşabilirsiniz...
yazabilir, paylaşabilirsiniz...
altay@vecdialtay.net
BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...
BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR,
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder