Kılıçdaroğlu’nun
dikkatine -2
24 EKİM 2013 tarihinde yazdığım, “Kılıçdaroğlu’nun
dikkatine” başlıklı
http://vecdialtay.blogspot.com.tr/2013/10/klcdaroglunun-dikkatine.html
http://vecdialtay.blogspot.com.tr/2013/10/klcdaroglunun-dikkatine.html
Yazımın girişinde şöyle demiştim:
“ CHP hakkında yazı yazmamaya özen
gösteririm.
Çünkü herkes bir şeyler yazıyor.
Ama bu kez durum farklı…”
Aradan aylar geçti...
Şimdi durum, çok daha farklı ve vahim...
O nedenle, aşağıdaki satırları
yazmak bir görev ve şart oldu…
Herkes bilmelidir ki,
Cumhuriyet Halk Partisi, "havuz" partisi değildir.
Belediye Başkanlığı için başvuran
aday adaylarını
Bir havuzda toplayıp, istediğinizi istediğiniz ilçeye atamak,
Öncelikle etik değildir,
CHP’nin ilkelerine ve geleneklerine
aykırıdır.
Atamaları yapanlar, aday adaylarına
haksızlık yapmışlardır…
Atandığı ilçelere başvurusu olmadığı ve hatta belki de, oy bile kullanamayacakları halde,
Bu görevleri kabul edenler siyasi
nezaketsizlik yapmakta,
Örgütü ve oy verecek olan
vatandaşları yok saymaktadır.
“Parti bana görev verdi. Bu karara
uymak zorundayım”
Söylemleri inandırıcı değildir.
Bazı vekillerin, gizli gizli ve otel odalarında, içki
sofralarında,
“Şunu buraya atayalım, bunu şuraya
verelim.
Senin istediğini şuraya başkan
yapalım”
Diyerek yapılan atamalar,
Ne yazık ki sandıklarda karşılığını
bulmayacak, bulamayacak.
Henüz vakit geçmemiştir.
Önümüzde sayılı günler vardır.
Önceki gün grup toplantısında sesini
kesen partilileri,
Elini kürsüye vurarak saygıya davet
eden
Genel Başkan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu
ben de,
Adaylık için başvuran ancak
Hangi ilçeden olursa olsun, hiçbiri
aday gösterilmeyerek
Adeta “yok” sayılan tüm aday
adaylarına saygıya,
Parti
ilke ve geleneklerine sahip çıkmaya davet ediyorum…
Okurlarımıza...
Okurlarımıza...
İstifalar haklıdır…
Prof. Dr.
Birgül AYMAN GÜLER
İzmir
Milletvekili Parti Meclisi Üyesi
TÜRKİYE bir yanda yeni gladyo Cemaat,
öte yanda yolsuzluğa batmış İktidar arasında
sıkışıp bunaldı. Bu sıkışmayı aşmanın yolu basit. Gericiliğin bu iki kanadına
karşı CHP’nin altı okunu temel alarak ve belediyelere örgütün ortak iradesiyle
temiz , dürüst ve halk önderi CHP’lileri aday göstererek bayrak açmak.
Ne var ki bu basit yol yerine, CHP’yi “kurucu temellerinden uzaklaşıyor” suçlamalarına maruz bırakan işler yapılıyor. Bu işler belediye başkan adayları tercihlerine de yansıdı.
Cumhuriyet’in kalesi demokrat İzmir’de, Atatürk rozetini türbanla eş tuttuğu için tepki duyulanbir kişi Konak
Belediyesi’ne aday edildi. Üstelik bu adaylık, CHP tarafından belirlenmiş
hiçbir adaylık kuralına uymadan; örgütün muhalefetine rağmen hepimize
dayatıldı.
Öyle ki, Karşıyaka’da başarısı tartışılmaz bir belediye başkanımız varken; Karşıyaka’ya talip pırıl pırıl adaylar aylardır emek verirken, Karşıyaka’ya Konak için başvurmuş bir aday kaydırıldı. İsteği ve çalışmaları Konak için olan bir adayı Karşıyaka’ya aday etmek, hem o adaya hem Karşıyaka örgütüne dayatmadır. Ama en önemlisi CHP’nin en geniş nefes alanı olan Karşıyaka’ya yapılan büyük bir saygısızlıktır. Bu bir yıkımdır. Ve bu yıkım, iki-üç kişilik “etkili” bir grupçuğun işidir.
CHP’liler ve CHP’li olmayıp Cumhuriyet’in tek güçlü ve güvenilir temsilcisi olarak gördüğü için CHP’ye oy veren milyonlarca seçmen, şimdi bu en temel tercih bakımından kuşkuya düşürülmüştür.
Başarılarını kimsenin tartışmaya konu edemediği başkanların istifaları haklıdır. Konak’ta Belediye BaşkanımızHakan TARTAN ’ın istifası bu büyük yanlışa karşı bir
tepkidir. Menderes’te Belediye Başkanımız Ergün ÖZGÜN’ün istifası, yapılan
yanlışlarla tümüyle haklı bir tepkidir.
CHP’nin kurucu ilkelerden uzaklaştığı kuşkusu yaratan tasarruflar üzücüdür. Bunların, örgüt ve yetkili kurullara rağmen yapılması ikinci büyük üzüntü kaynağıdır.
Dediğim şu: Parti Meclisi’ne gelen aday listelerinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından kararlaştırılan listeler olmamasını kastediyorum. MYK kararları, birkaç kişinin baskısına ve istifa şantajına boyun eğilerek değiştirilmiştir. Bu durum Parti Meclisi’nde açıkça dile getirilmiş, üzüntü verici biçimde yetkililerce de reddedilmedi.
MYK kararının ortadan kaldırıldığı, PM’nin dayatma ile karşı karşıya bırakıldığı bu durum bir sonuç oldu. Süreç “aleni adaylık sistemi” gibi çok iyi bir planlamayla başlamıştı. Ancak ne yazık ki bu karar, kısa bir süre içinde genel merkez tarafından delinip ortadan kaldırılmıştı. Ortaya çıkan sonuç, parti işleyişinde parti hukukunun ihlalinden başka bir şey değil.
Hem ilkelerimizin hem parti hukukunun ezilmesi ağır bir durum. Bu, ağır bir meşruiyet kaybı. Meşruiyet kaybı kendisini otoriterleşen yönetimler yaratarak gösterir.
CHP bir kitle partisidir. Yani üye + kadro + kurullar toplamı olarak Örgüt ve ideoloji + program demek olan İlke partisidir. Ama şimdi içinde bulunduğumuz durum, hem örgütün hem ilkelerin bir yana bırakılma durumudur ki, bunu hiçbirimiz kabul etmeyeceğiz.
Yanlışların düzelmesi gerekiyor. Parti hukukunun geri gelmesi gerekiyor. CHP’nin, ilk genel başkanına layık olduğunu bir kez daha göstermesi gerekiyor.
Çünkü seçimlerden başarıyla çıkmak zorundayız..
Ne var ki bu basit yol yerine, CHP’yi “kurucu temellerinden uzaklaşıyor” suçlamalarına maruz bırakan işler yapılıyor. Bu işler belediye başkan adayları tercihlerine de yansıdı.
Cumhuriyet’in kalesi demokrat İzmir’de, Atatürk rozetini türbanla eş tuttuğu için tepki duyulan
Öyle ki, Karşıyaka’da başarısı tartışılmaz bir belediye başkanımız varken; Karşıyaka’ya talip pırıl pırıl adaylar aylardır emek verirken, Karşıyaka’ya Konak için başvurmuş bir aday kaydırıldı. İsteği ve çalışmaları Konak için olan bir adayı Karşıyaka’ya aday etmek, hem o adaya hem Karşıyaka örgütüne dayatmadır. Ama en önemlisi CHP’nin en geniş nefes alanı olan Karşıyaka’ya yapılan büyük bir saygısızlıktır. Bu bir yıkımdır. Ve bu yıkım, iki-üç kişilik “etkili” bir grupçuğun işidir.
CHP’liler ve CHP’li olmayıp Cumhuriyet’in tek güçlü ve güvenilir temsilcisi olarak gördüğü için CHP’ye oy veren milyonlarca seçmen, şimdi bu en temel tercih bakımından kuşkuya düşürülmüştür.
Başarılarını kimsenin tartışmaya konu edemediği başkanların istifaları haklıdır. Konak’ta Belediye Başkanımız
CHP’nin kurucu ilkelerden uzaklaştığı kuşkusu yaratan tasarruflar üzücüdür. Bunların, örgüt ve yetkili kurullara rağmen yapılması ikinci büyük üzüntü kaynağıdır.
Dediğim şu: Parti Meclisi’ne gelen aday listelerinin Merkez Yönetim Kurulu (MYK) tarafından kararlaştırılan listeler olmamasını kastediyorum. MYK kararları, birkaç kişinin baskısına ve istifa şantajına boyun eğilerek değiştirilmiştir. Bu durum Parti Meclisi’nde açıkça dile getirilmiş, üzüntü verici biçimde yetkililerce de reddedilmedi.
MYK kararının ortadan kaldırıldığı, PM’nin dayatma ile karşı karşıya bırakıldığı bu durum bir sonuç oldu. Süreç “aleni adaylık sistemi” gibi çok iyi bir planlamayla başlamıştı. Ancak ne yazık ki bu karar, kısa bir süre içinde genel merkez tarafından delinip ortadan kaldırılmıştı. Ortaya çıkan sonuç, parti işleyişinde parti hukukunun ihlalinden başka bir şey değil.
Hem ilkelerimizin hem parti hukukunun ezilmesi ağır bir durum. Bu, ağır bir meşruiyet kaybı. Meşruiyet kaybı kendisini otoriterleşen yönetimler yaratarak gösterir.
CHP bir kitle partisidir. Yani üye + kadro + kurullar toplamı olarak Örgüt ve ideoloji + program demek olan İlke partisidir. Ama şimdi içinde bulunduğumuz durum, hem örgütün hem ilkelerin bir yana bırakılma durumudur ki, bunu hiçbirimiz kabul etmeyeceğiz.
Yanlışların düzelmesi gerekiyor. Parti hukukunun geri gelmesi gerekiyor. CHP’nin, ilk genel başkanına layık olduğunu bir kez daha göstermesi gerekiyor.
Çünkü seçimlerden başarıyla çıkmak zorundayız..
Çünkü Türkiye’yi gericiliğin pençelerinden çekip
almak zorundayız.
Gazetede artık yazmama kararı alan Tuncer’in aşağıdaki yazısı, gazete yönetimi tarafından önce uygun görülmemiş ama daha sonra ertesi gün
yayınlanmıştır. Bu bile, özrün kabahatten büyük olduğunun kanıtıdır.
Yıllarca
özgürlükleri savunan, sansüre direnen bir kişi
olarak, sansürün en yakınımızdan gelmesi bizi üzmüştür ve bu durum da asla kabul edilemez.
Adı geçen
gazetede bir dönem yayınlanan 35LİK köşesi, “Uzun yazıyorsun. Köşeni daralttık,
daha kısa yazılar yazman gerekir” gibi akıl dışı gerekçelerle yazması
istenmeyen / engellenen bir kişi
olarak, bu ve benzeri uygulamalara imza atanları kınıyorum.
Bilinmelidir ki, özgürlükler asla ve asla kimsenin değildir…
AKKEMAL ile AKCHP
Mutlu TUNCER
Gazeteci
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu;
İzmir’de adaylığı asla istenmeyen Aziz Kocaoğlu’nun listesini onadı…
Şimdi bekleyecek ki;
Örgüt çalışsın, Büyükşehir’de ilçelerde seçim kazanılsın!
Daha çok bekler!
Aziz Başkan CHP’nin kaderi oldu…
Boğazına kadar yolsuzluklara batmış AKP’nin karşısında muhteşem bir zafer kazanmak varken; Şimdi seçim tehlikede…
Sebep?
Aziz Kocaoğlu!
İddiaya göre;
İstifa mektubunu cebine koymuş kendi aday listesinde ayak diremiş…
Sen kimsin efendi?
Dayatmalarla, diretmelerle siyaset yapılır mı?
Hele bu zamanda? Böyle bir ortamda!
Ya, Aziz Bey’in kaprislerine teslim olan CHP’ye ne diyeceksiniz?
Bu parti iktidar filan olamaz… Kör bu parti…
Sağır bu parti ve aynı zamanda dilsiz bu parti!
İzmir adaylarının yarısından fazlası, istenmiyor! Halk tepkili, örgütler tepkili!
Kör gözüne parmak sokar gibi, getirip istenmeyenleri aday yaptılar!
Neden?
Anlamak mümkün değil…
AKP demokrasi kavramından uzak bir parti…
Korkuyor demokrasiden…
Halkın konuşmasından, tepkisinden, fikirlerinden, eleştirilerden rahatsız oluyor!
Demokrasi yapısına ters çünkü… Zihniyeti başka!
Peki CHP?
Sadece İzmir değil… Hemen hemen bütün bölgelerde belirlenen adaylar tartışma konusu… Bölünüyor parti! Görün bunu!
Ve adaylarını belirleme sürecine bakın CHP’nin? Tam bir rezalet!
Demokrasi ile yakından uzaktan ilintisi var mı?
Yok! Var diyenin alnını karışlarım!
Öyleyse senin AKP’den ne farkın var?
Gece yarılarına kadar MYK… Gece yarılarına kadar Parti meclisi…
Kavgalar, gürültüler… Dayatmalar… Restleşmeler… İstifa tehditleri…
Sen ne menem bir partisin?
Sen mi geliştireceksin demokrasiyi?
Özgürlükleri? İnanmam!
Sen adaylarını bile oturduğun yerden, halkın isteklerini elinle iterek kendin seçiyorsun! Demokrasinin teminatı olabilir misin?
Yani demem o ki;
Ha AKP… Ha CHP!
Al birinden vur ötekine… Zihniyet aynı… Kafalar aynı… Fikirler aynı…
Amblemler ayrı!
İzmir gibi bir bölgenin belediye başkan adaylarını, gece yarılarına kadar tekme tokat kapalı kapılar ardında belirleyen partinin genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na bir çift sözüm var!
Eğer CHP gerçekten “Halkın” partisiyse;
Bu partinin başkanı sen olamazsın! Ama Başkansın…
Diyorsun ki;
“İktidarın alternatifiyim” Haklısın!
Sen AKP zihniyetinin muadilisin!
![]() |
35LİK'TEN, 45LİK'LERE BAŞARILAR... |

* 35'LİĞİ takip eden, başta Türkiye olmak üzere; Amerika, Almanya, Avusturya, Avustralya, Arnavutluk, Azerbaycan, Arjantin, Belçika, Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Bosna Hersek, Cezayir, Çin, Danimarka, Ekvador, Endonezya, Fransa, Finlandiya, Güney Afrika, Güney Kore, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Hollanda, Hırvatistan, Irak, İngiltere, İspanya, İsviçre, İsrail, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Katar, Kazakistan, Kenya, Kosta Rika, Kuveyt, Makedonya, Malta, Malezya, Libya, Litvanya, Nijerya, Norveç, Özbekistan, Pakistan, Portekiz, Polonya, Rusya, Senegal, Sırbistan, Singapur, Suudi Arabistan, Tayland, Ukrayna, Venezuela, Vietnam ve Yunanistan'da yaşayan ve de yazılarıyla katkı koyan, önerilerini paylaşan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz…
Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...
Not : Bu veriler, Blogspot'un kontrol panelinden aktarılmıştır...
Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir,
paylaşabilirsiniz...
Eğer yorumunuzu yazdığınız halde
gönderemiyorsanız veya teknik arıza çıkıyorsa,
lütfen, altay@vecdialtay.net mail adresine
mail gönderiniz...
altay@vecdialtay.net
BU SİTE, BASIN ETİK YASASINA, ÇOCUK, KADIN, İNSAN VE
HAYVAN HAKLARINA UYMAYI TAAHHÜT EDER...
BU SİTEDE YAYINLANAN YAZILARI PAYLAŞABİLİR,
ALINTI YAPABİLİR VE KULLANABİLİRSİNİZ...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder