Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

95484

29 Eylül 2013 Pazar

Susma...



Günün sözü:

Siz bana, din ile refaha ulaşmış bir toplum gösterin, 
Ben de size, devrim ile geri kalmış bir toplum göstereyim…
Che Guevera

Susma…

YIL 1933…
Nazi döneminde yaşayan Papaz Martin Niemöller’in, bulunan günlüğünde şunlar yazılıdır:
“…Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben sosyalist değildim.
Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü sendikacı değildim.
Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü Yahudi değildim.
Sonra beni almaya geldiler, Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı…“
Martin NIEMÖLLER
Yıl 2013…
AKP döneminde yaşayan bir vatandaşın, bulunan günlüğünde şunlar yazılıdır:
“…Önce laikleri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben laik değildim.
Sonra gazetecileri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben gazeteci değildim.
Sonra yazarları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben yazar değildim.
Sonra askerleri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben asker değildim.
Sonra aydınları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben aydın değildim.
Sonra rektörleri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben rektör değildim.
Sonra doktorları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben doktor değildim.
Sonra işadamlarını topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben işadamı değildim.
Sonra öğrencileri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben öğrenci değildim.
Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben sendikacı değildim.
Sonra avukatları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben avukat değildim.
Sonra bilim adamlarını topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben bilim adamı değildim.
Sonra sanatçıları topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben sanatçı değildim.
Sonra memurları topladılar sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben memur değildim.
Sonra Ergenekoncu diye herkesi topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben Ergenekoncu değildim.
Sonra siyasetçileri topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben siyasetçi değildim.
En sonunda, kendilerini eleştiren vatandaşları bir bir topladılar, sesimi çıkarmadım,
Çünkü ben, değil “vatandaş”, artık “insan” bile değildim…
Benim için ses çıkaracak olanların hepsi götürülmüştü.
Ben ise, hiçbir şey yapmamıştım…”
Diye diye, bugünlere gelmedik mi?
Ne dersiniz…

Kim daha çok çekti?

Burhan ÖZFATURA
İZMİR Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Burhan Özfatura, yaklaşık 10 yıl bu kente hizmet etti.
Kendisi geçtiğimiz günlerde, mevcut başkan Aziz Kocaoğlu için, “Bizim çektiklerimizi Aziz bey çekse iş yapamazdı” diye konuşmuş…
Özfatura’yı yakından tanırım. Kendisi, ilk kitabım olan Reis Bey’de en çok adı geçenlerden birisidir.
Başkan olduğu her iki dönemde de, özellikle dini konulardaki söylemleri ve sanatçı(!) Güngör Bayrak ile kavgalarıyla dikkatleri ve tepkileri çekmiştir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Özfatura’nın bu ifadesine oldukça şaşırdım. Çünkü kendisinin başkanlık süresince çok çekmediğini düşünüyorum.
Özfatura, görev yaptığı 1984-1989 yıllarına ANAP’tan belediye başkanıyken, iktidarda da ANAP vardı ve her isteği Ankara’da kabul görüyordu.
Özfatura daha sonra, 1994-1999 döneminde DYP’den başkan oldu ve bu dönemde de DYP iktidardaydı. Yani, yine her isteği karşılanıyordu Ankara tarafından. Yani, baskı falan yoktu...
Ya şimdiki başkan Aziz Kocaoğlu’nun durumu ne?
Göreve başladığından beri AKP iktidarda ve onlarca müfettişle uğraşıyor, 367 yıl hapis istemi ile yargılanıyor…
Kim daha çok çekiyor veya çekti acaba sayın Özfatura?
Durum budur…


Hikmet AKSOY'a teşekkürlerle...

İşte AKP’nin İzmir Adayı…

YEREL seçimlere yaklaşık altı ay kaldı.
CHP’de hareketlilik aylardır devam ederken, AKP’deki hareketlilik ise, yarından itibaren başlayacak.
Kenan YAVUZ
Çünkü, aday adayı olmak isteyenlerin istifaları, yarın mesai saati bitimine kadar isteniyor.
Bunun yanında, aday adayı olmak isteyenlerin başvuruları da, 21 Ekim de başlayacak.
Basına hiç yansımayan/yansıtılmayan ama bize gelen sağlam bilgilere göre, parti içinde karmaşa oldukça fazla. İlerleyen aylarda küskünler ve istifalar artabilir, artacak da…
Çünkü beklentisi olanlar, CHP'den bir hayli fazla…
Aylardır, AKP’nin İzmir adayının kim olacağı konuşuluyor.
Bugün itibariyle yazıyorum ve lütfen not alın:
AKP’nin İzmir adayı, ne İlknur Denizli, ne Taha Aksoyne Binali Yıldırım ve ne de Ertuğrul Günay…
Bu yazdıklarımız her ne kadar AKP'liler tarafından yalanlanacak olsa da, AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı, Kenan Yavuz’dur.
Peki kim Kenan Yavuz? 
PETKİM Yönetim Kurulu Üyesi ve SOCAR Türkiye Başkanı. 
Kenan Yavuz, 2011 seçimlerinde milletvekili olmak istemiş ama, Başbakan kendisini ileri tarihlerde, daha farklı bir yerlerde görevlendireceğini ve de değerlendireceğini söylemiş, kendisi de da başvurusunu geri çekmişti...
Yani Başbakan’ın güvendiği bir isim.
Kendisi şu aralar, bireysel çabalarla EXPO konusunda ABD’de çalışmalar yapıyor.
Hazır ABD'ye gitmişken Pensilvanya’ya geçip orada bir kahve içti mi? bilmiyorum…
Peki, Kenan Yavuz adı İzmir'de tutar mı?
Onu da Nasrettin Hoca'ya veya ulemaya sorsunlar artık...

Güle güle "Adam gibi adam..."




Güle güle "Çılgın Türk..."



Hayat hesabı…

HER sabah hesabınıza 86 bin 400 TL yatıran bir banka düşünün.
Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta/harcamamakta serbestsiniz.
Parayı istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Oyunun tek bir koşulu var:
Harcamayı başaramadığınız para, ertesi güne devretmez ve akşam hesabınızdan geri çekilir.
Ve bu paranın hiçbir bölümünü hangi nedenle olursa olsun saklayamazsınız.
Bir önceki gün tutarının tamamını harcamış/harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86 bin 400 TL bulacaksınız. Nasıl, keyifli değil mi?
Farkında olsanız da olmasanız da aslında, hepimizin böyle bir bankası var.
Adı: Zaman…
Her sabah 86 bin 400 sn hesabınıza yatıyor ve o gün daha çoğunu asla harcayamıyorsunuz.  
Kullanamadığınız bölüm  ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor... 
Hiç devretmiyor.
Her gün size yeni bir hesap açılıyor                              
Her akşam günün kalanı siliniyor                                
Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, zarar sizindir. 
Geriye dönüş yok, yarından avans çekmek yok.                              
Bugünü,  bugünkü hesaptan yaşamalısınız.                              
Ona yatırım yapın ki, size sağlık, mutluluk ve başarı olarak geri dönsün.                                
Bir yılın değerini anlayabilmek için sınıfta kalan öğrenciye sorun.                             
Bir ayın değerini anlayabilmek için, prematüre bebeği doğuran anneye sorun.                 
Bir haftanın değerini anlayabilmek için, haftalık dergi editörüne sorun.                              .
Bir dakikanın değerini anlayabilmek için, treni henüz kaçırmış kişiye sorun.                .
Bir saniyenin değerini anlayabilmek için, kazayı kıl payı atlatana sorun.
Bir milisaniyenin değerini anlayabilmek için, 
Olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan atlete sorun.                                                        
Ama, şunu hiç unutmayın. Zaman kimseyi beklemez.                              
Dün geçti, yarın muamma…
Bugün ise, avuçlarımızın içinde bize sunulmuş bir armağandır….

( Paylaşım için teşekkürler Yekhan Güldamlası… )



* BUGÜN, demokratikleş – me paketi açıklanacak… Hiç umurumuzda bile değil... Ciddiye de almıyoruz... Yazarları, aydınları, gazetecileri, bilim adamları, komutanları, milletvekilleri, gençleri hapiste olan bu ülkede, açıklanacak olan paketin, halkın gözünde ve gönlünde, hiçbir önemi, anlamı, değeri ve kıymeti yoktur… Çünkü biz sizin demokrasi anlayışınızı çok iyi ve çok yakından biliyoruz…

 

* YÜKSEK Seçim Kurulu’nun, aday adaylarının kendilerini tanıtmaya yönelik çalışmalarına yasak getirmesi, yasakçı zihniyetin yeni bir ürünüdür. Antidemokratik bir uygulamadır. Vatandaşın seçilme hakkını elinden alan ve engelleyen bu uygulama ile, ülkemizdeki demokrasi anlayışı ve uygulamaları bir kez daha kendini göstermiştir. Demokratikleş – me paketlerini hazırlayanlara duyurulur…


* SAĞLIK Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Patates kafalılara ders verdik” demiş…Valla, esas sizin gibi patates kafalılardan bizim ders almaya hiç niyetimiz yok zaten…

* AKP'li vekil İdris Bal şöyle demiş :”Hür bir medyanın olmadığı bir ülkede demokrasi yoktur. Kontrol edilen bir medyanın olduğu bir ülkede demokrasi yoktur…” Bu tarife Türkiye ne güzel uyuyor değil mi?

* İZMİR'in CHP'li Karşıyaka Belediye Başkanı, aynı partinin aday adayı olan Cihan Türsen'e, basın toplantısı düzenlediği binaya astığı parti bayrakları ve diğer afişlerden dolayı 182 TL ceza kesmiş... Başkan da "Haberim yok. Zaten YSK'da yasakladı" demiş... Oysa toplantı, YSK kararından yaklaşık 15 gün önceydi... Siyasi nezaketsizliğin, seviyesizliğin ve tahammülsüzlüğün, sanırım ilk örneği bu olsa gerek... Dilerim son örneği olur...


* BAŞBAKAN Başbakan olalı, Denizli’ye 22 kez gitmiş… Her seferinde kardeşlikten, eşitlikten ve vatanın bütünlüğünden bahseden Başbakan acaba; İzmir’e, Antalya’ya, Artvin’e, Aydın’a, Edirne’ye, Çanakkale’ye, Giresun’a, Kıklareli’ne, Muğla’ya, Ordu’ya, Sinop’a, Tekirdağ’a, Zonguldak’a, Eskişehir’e ve Mersin’e kaç defa gitmiş, bir bilen var mı? Malum, buralar CHP’li belediyeler ya…

 

* MODACI zat-ı muhteremin birden çark etmesi, mesleğine de kişiliğine de çok uygun düşmüş doğrusu…


* KOÇ Grubu'na ait RMK Marine şirketinin ihalesini kazandığı MİLGEM projesi ihalesi iptal olmuş ve Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı toplantıda ihalenin yenilenmesine karar verilmiş… Bu nasıl iştir… Bir ülkenin başbakanı ihalelere katılır mı? Katılırsa da kendisine ihaleci başbakan denmez mi?

 

* BUGÜNE kadar çevre konusunda hiçbir çalışma yapmamış, hiçbir eyleme bile katılmamış bazı sarı basın kartlı köşe yazarlarının, son günlerde çevre konusunda aslan kesilmelerini ve ahkam kesmelerini, bazı çıkar ilişkileri ile bağdaştırmak sanırım hiç yanlış olmayacak… Onlara, eğer biraz varsa, ahlaklarını sorgulamalarını öneriyorum…


Telekom…

Prof. Dr. Hüseyin DURDU
İZMİR Barosu ve Avrupalı Avukatlar Birliği Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Durdu, geçtiğimiz günlerde, sürekli çalan telefon nedeniyle adeta çılgına döndü.
Arayan yer hep aynıydı. Yani Türk Telekom…
Dayanamadı ve sonunda konuyu yargıya taşıdı. Bu konuda halkı da uyaran Hüseyin Durdu şöyle diyor::“ 444 1 444 nolu telefonları ile yaptıkları kontrolsuz ve kasıtlı aramalar nedeniyle, kişileri taciz etmek, huzur ve sükununu bozmak suçundan, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak soruşturma açılması ve TCK nın 123. maddesi uyarınca ilgililerin cezalandırılmasını isteyebilirsiniz. Ayrıca, kişi ya da kişilere karşı yapılan bu eylem, aynı zamanda manevi tazminatı da gerektirir. Zarar gören mağdurlar, Hukuk Mahkemeleri’ne başvuruda bulunarak manevi tazminat isteme hakları da vardır…”


Gülmelik...




Bir zamanlar...



Yorum, istek ve önerilerinizi yazabilir, paylaşabilirsiniz...

http://tr.wikipedia.org/wiki/Vecdi_Altay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder